Postacı
The Postman-Il Postino |
''Gülümsemen kelebek gibi yayılıyor.''
Il Postino / The Postman (Postacı), İngiliz yönetmen Michael Radford'un yönettiği, Antonio Skarmeta'nın Ardienta Paciencia (Ateşli Sabır) adlı tiyatro eserinden Michael Radford, Anna Pavignano, Giacomo Scarpelli, Furio Scarpelli ve filmin oyuncularından Massimo Troisi tarafından birlikte uyarlanıp yazılan, kadrosunda Pablo Neruda rolüyle Philippe Noiret, Mario Ruoppolo rolüyle Massimo Troisi, Beatrice Russo rolüyle Maria Grazia Cucinotta, Matilde rolüyle Anna Bonaiuto, Di Cosimo rolüyle Mariano Rigillo, Donna Rosa rolüyle Linda Moretti ve Telegrapher (Telgrafçı) rolüyle Renato Scarpa'nın yer aldığı 1994 İtalya-Fransa-Belçika ortak yapımı biyografi, komedi, dramatik dönem filmidir.
Bir gece sinema çıkışında, 'Bisikletli postacılık için geçici iş teklifi' yazısını gören Mario Ruoppolo, postaneye başvurur. Cala di Sotto'ya mektup ve telgraf götürecektir. Orada sadece bir alıcı vardır. Ve bu posta sadece Bay Pablo Neruda'ya gidecektir.
Siyasi fikirlerinden ötürü İtalya'da bir adada sürgünde olan dünyaca ünlü Şilili komunist şair Pablo Neruda'ya bisikletiyle mektuplarını taşıyan basit bir postacının yavaş yavaş şiiri sevmeye başlaması ve şairle aralarında gelişen sıcak dostluk anlatılmaktadır.
Il Postino-The Postman Mario Ruoppolo |
Mario'nun patronu onu işe aldığında ''Şair, büyük ve cömert bir insandır. Ona saygı borçluyuz.'' diyor ve şairi tuhaf sorularıyla sıkboğaz etmemesi gerektiğini tembihliyor. İlk günlerde Mario ve patronu arasında, Pablo Neruda'nın; Kadınların sevdiği bir şair mi? Halkın sevdiği bir şair mi? olduğu konusunda ufak tefek atışmalar yaşanıyor.
Bir süre sonra Mario'yu kitabını imzalatma isteğiyle dolup taşarken görüyoruz. Kendi kendine ayna karşısında provalar yapıyor; acaba kitabını nasıl Bay Pablo'ya imzalatacağını düşünüyor. Sonunda tüm cesaretini toplayıp ''Özel bir şeyler yazar mısınız, üstat? diyerek çıkıyor karşısına.
Il Postino-The Postman Massimo Troisi |
Mario 'mecaz' ne demek bilmediğinden, Pablo Neruda'nın şiirlerinde kullandığı mecazlar kafasını karıştırıyor. Ve bunun için de yine Neruda'dan yardım istiyor. Son okuduğu kitapta Neruda'nın ''Bir insan olmaktan yoruldum.'' sözünü çok beğendiğini çünkü bazen kendisine de olduğunu ama nasıl söyleyeceğini bilemediğini de ekliyor.
Il Postino-The Postman Massimo Troisi-Philippe Noiret |
''Bak, Mario... kullandığım sözcüklerden daha farklı olarak nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Şiiri açıkladığında sıradanlaşıyor. Her açıklamadan daha iyisi; şiirin ortaya çıkardığı duyguların, onu kavramaya müsait bir ruh tarafından bizzat tecrübe edilmesi.''
Pablo Neruda ( Phileppe Noiret )
Ve bir gün, Mario bambaşka bir sebeple Pablo Neruda'nın kapısını çalar:
Mario Ruoppolo: Sizinle konuşmalıyım, Bay Pablo.
Pablo Neruda ( Phileppe Noiret )
Il Postino-The Postman Massimo Troisi-Philippe Noiret |
''Mario, kendi istekleriyle bir şeyleri değiştirebilen insanlar var.''
Pablo Neruda ( Philippe Noiret )
Il Postino-The Postman Massimo Troisi-Philippe Noiret |
''En derin düşünce bile çok dinlendiğinde aptalca gelir.''
Pablo Neruda ( Phileppe Noiret )
Pablo Neruda genç adama sosyalist fikirlerini aşılar ve kendini geliştirmesine yardımcı olduğu Mario'nun gözünde giderek ilahlaşır.
Il Postino-The Postman Massimo Troisi-Philippe Noiret |
Il Postino-The Postman Massimo Troisi |
Il Postino-The Postman Mario Ruoppolo-Pablo Neruda |
Pablo Neruda: Çok önemli olmalı. At gibi burnundan soluyorsun.
Mario Ruoppolo: Çok önemli, Bay Pablo. Aşık oldum.
Pablo Neruda: Güzel. Ciddi. bir şey değil. Çaresi var.
Mario Ruoppolo: Hayır, çaresi yok, Bay Pablo. Çare istemiyorum, hasta kalmak istiyorum. Aşığım, aşığım, aşığım.
Pablo Neruda: Evet, ama kime aşıksın?
Mario Ruoppolo: Adı Beatrice.
Pablo Neruda: Dante.
Mario Ruoppolo: Bay Pablo?
Pablo Neruda: Dante Alighieri. O da bir Beatrice'e aşık olmuştu. Beatrice'ler sonsuz aşkı uyandırırlar, Mario.
Beatrice'i on dakika boyunca sessiz bir şekilde sadece izleyen Mario ona sadece dört kelime söyleyebildiğini Neruda'ya söylerken elleriyle beş işareti yapması ve bu kelimeler çok iyiydi :)
Mario Ruoppolo: ''Adın ne?'' dedim.
Pablo Neruda: O ne dedi?
Mario Ruoppolo: O ''Beatrice Russo'' dedi.
Pablo Neruda: ''Adın ne?'' iki kelime. Diğer ikisi ne?
Mario Ruoppolo: ''Beatrice Russo'' diye tekrarladım.
Pablo Neruda'nın Mario'ya mecazlarında kullanması için verdiği kitaba Mario'nun son derece özenle dokunuşu insanın tüylerini diken diken ediyor.
Pablo Neruda'nın Hikayesi
''Şair. Ben Antonio. Yanımda Cosme, Domingo, Salvador ve diğerleri var. Hepimiz doğum gününü kutlamak için toplandık. Buna kadeh kaldırıyoruz. Şiirlerini okuduk. Sağlığına içtik. Şimdi şair, sana bir ödül: İnsanlar Canto General'ini kapışıyorlar. Artık hiçbir kopyası bulunmuyor. Ve onu yeniden basacağız. Bize bu şiirleri verdiğin için teşekkürler, Pablo.''
''Şili Cumhuriyeti'nde Senatörken yaşamın inanılmaz zor olduğu elli yılda bir yağmur alan bir bölge olan Pampa'yı ziyarete gitmiştim. Bana oy veren insanları tanımak istemiştim. Bir gün Lota'daki bir kömür madeninden bir adamla tanıştım. Ter ve toz içindeydi. Yüzü, korkunç zorlukların izlerini taşıyordu. Gözleri tozdan kıpkırmızıydı. Nasırlı ellerini uzatıp şöyle dedi: 'Nereye gidersen git bu anı anlat. Aşağıda cehennemde yaşayan kardeşini anlat.' sonra insanın mücadelesini anlatacak, ezilenlerin şiiri olacak bir şey yazmam gerektiğini hissettim. Canto General'i böyle yazdım.''
Pablo Neruda: Sevgili yoldaşlarım: Kaydınızı dinledim ve çok mutlu oldum. Kitabın Şili'de basılmasına çok sevindim. Bu beni çok mutlu etti. Şimdi size burada çok iyi bir dostum olan birini dinletmek istiyorum. Mario Ruoppolo. Burada merhaba demek isteyen bir dostumla birlikte olduğumu söyledim. Konuk olduğum bu güzel ülke ile ilgili güzel bir şey söyle onlara.
Mario Ruoppolo: Beatrice Russo.
Mario Ruppolo ( Massimo Troisi )
Il Postino |
Il Postino-The Postman Şiir onu yazana değil ihtiyacı olana aittir |
Senin yazdığın şiirle kızı baştan çıkardığım doğru. Ama o şiir sana ait değil.
Pablo Neruda: Benim yazdığım şiirin bana ait olmadığını mı söylüyorsun?
Evet. Şiir, yazana değil ihtiyacı olana aittir.
Köyün tek kafesini işleten Donna Rosa'nın yeğeni olan Beatrice ve Mario, Neruda'nın nikah şahitliğini yaptığı düğünle evlenirler. Evlilik kutlamalarının yapıldığı gecede Pablo Neruda ve eşi Matilde tutuklama emrinin iptal edildiği yani artık çok sevdikleri ülkeleri Şili'ye dönebileceklerinin sevindirici haberini alırlar. O gece Pablo Neruda'nın okuduğu şiir:
Temiz bir kalple
Saf gözlerle
Güzelliğini övüyorum
Kandan tasma elimde
Sıçrayıp bedenine
Sürülür siye
Orman ya da dalga köpüğünde
Uzanır gibi uzanıyorsun şiirimde.
Kokulu toprakta ya da denizin müziğinde.
Temiz bir kalple
Saf gözlerle
Güzelliğini övüyorum
Kandan tasma elimde
Sıçrayıp bedenine
Sürülür siye
Orman ya da dalga köpüğünde
Uzanır gibi uzanıyorsun şiirimde.
Kokulu toprakta ya da denizin müziğinde.
Il Postino-The Postman-Postacı |
Il Postino-The Postman Beatrice Russo-Mario Ruoppolo |
Il Postino-The Postman Maria Grazia Cucinotta-Massimo Troisi |
1995 - Best Original Dramatic Score (En İyi Film Müziği)
Luis Enriquez Bacalov
Luis Bacalov ile En İyi Film Müziği Oscar Akademi Ödülü'nü kazandı.
Il Postino Oscar Academy Award |
1995 Oscar En İyi Film Müziği Ödülü Luis Bacalov Il Postino-The Postman |
Filmin senaristlerinden ve filmde Postacıyı canlandıran Massimo Troisi bu filmi tamamlayabilmek için önemli bir kalp ameliyatını ertelemiş ve film tamamlanır tamamlanmaz da bir kalp krizi geçirerek hayata veda etmişti. Massimo Troisi ne yazık ki filmin eriştiği başarıyı göremedi. ''Il Postino / The Postman'' Massimo Troisi'ye ithaf edilmiştir.
1-Cala di Sotto'daki dalgalar. Küçük olanlar.
2-Dalgalar. Büyük olanlar.
3-Uçurumlarda esen rüzgar.
4-Çalıların arasında esen rüzgar.
5-Babamın hüzünlü ağları.
6-Kilise çanı.
7-Adanın üstündeki yıldızlı gökyüzü.
8-Pablito'nun kalbi.
Il Postino / The Postman (Postacı) Soundtrack
Beatrice ( Luis Bacalov )
Gülüşün bir gül gibi.
Saplanan bir zıpkın, köpüren sular gibi.
Gülüşün aniden gelen, gümüşi bir dalga gibi.
Çıplakken, sadesin
Ellerinden biri gibi.
Pürüzsüz, dünyevi, küçük
Yuvarlak, saydam
Ayın çizgileri, elmanın hatları.
Çıplakken narinsin
Çıplak bir buğday gibi.
Çıplakken Küba geceleri gibi mavisin.
Saçında asmalar ve yıldızlar var.
Çıplakken büyük ve sarısın
Altın rengi bir kilisedeki yaz gibi.
La metafora...
2 Yorumlar
Ben bu filmi izlemiştim. Postacı, o kadar şirindi ki; aynı zamanda filmin yönetmeni olup hayatını kaybedişi hüzünlendirici. İyi ki yazmışsın. Hatırladım. Sevgilerimle.:)
YanıtlaSilYönetmeni Michael Radford ama Postacı'da senaristler arasında.. Gerçekten de çok şirindi... çok üzücü fakat en azından filmi tamamlayabilmesi iyi olmuş. Teşekkürler yorum için peri.
Sil