MUSTANG
''Hayat biranda içinden çıkamadığımız bir ev fabrikası haline geldi.''
MUSTANG, Deniz Gamze Ergüven ve Alice Winocour'un senaristliğini birlikte yaptıkları ve yine Deniz Gamze Ergüven'in yönetmenliğini üstlendiği, kadrosunda: Lale rolüyle Güneş Nezihe Şensoy, Nur rolüyle Doğa Zeynep Doğuşlu, Ece rolüyle Elit İşcan, Selma rolüyle Tuğba Sunguroğlu, Sonay rolüyle İlayda Akdoğan, The Grandmother (Büyükanne) rolüyle Nihal Geyran Koldaş, Erol rolüyle Ayberk Pekcan, Dilek rolüyle Bahar Kerimoğlu, Yasin rolüyle Burak Yiğit, Osman rolüyle Erol Afşin, Aunt (Hala) Hanife rolüyle Suzanne Marrot, Aunt (Hala) Emine rolüyle Aynur Kömeçoğlu, The Great-Aunt (Büyük-Hala) rolüyle Şerife Kara, Osman's Father (Osman'ın Babası) rolüyle Serpil Reis, Osman's Mother (Osman'ın Annesi) rolüyle Rukiye Sarıahmet, Ekin's Father (Ekin'in Babası) rolüyle Kadir Çelebi ve Ekin's Mother (Ekin'in Annesi) rolüyle Müzeyyen Çelebi'nin yer aldığı 2015 Fransa-Almanya-Türkiye-Katar ortak yapımı dram filmidir.
![]() |
Mustang |
![]() |
Mustang |
Filmekimi kapsamında yer alan, MUSTANG; Kadınları kızlık zarından ibaret gören kadınlar ve erkeklerin hikayesi bu ve bu kadınlar ve erkekler arasında yaşamaya çalışan 5 küçük kız çocuğunun. Hayatı tanımaya çalışmalarının, karşı cinsle iletişim kurmalarının, renkli kartpostallarının bile namuslarını kirleteceği düşünülen, karanlık beyinlere mahkum 5 kız çocuğu.
Anne ve babalarını neredeyse 10 yıl önce kaybetmiş 5 kız kardeş yobaz babaanne ve amcalarıyla yaşamak zorunda kalırlar hem de Trabzon'un köylerinden birinde. Kızlar okul arkadaşlarıyla eğlendiler diye namusları lekelenmiş kabul edilir mahalleli tarafından ve hemen babaanneye haber uçurulur. Önce babaanne döverek cezalarını verir oysa amcalarının verdiği ceza hepsinden daha acı olarak kazınacaktır beyinlerine. Büyük olan 3 kız kardeşe ''bakire'' raporu almaya hastaneye gidilecektir.
Kadınların sadece ama sadece bir seks objesi olarak görüldüğü, ev işlerini mutlaka yapması gerektiğinin kabul edildiği dünya koşullarında kızlar yaz tatilinin de gelmesiyle eğitime alınır. Evin kapıları kilitlenir ki dışarı çıkamasınlar, mahallenin kadınları onlara yemek yapmayı, evi temizlemeyi, dikiş nakışı yani sadece kendi dar dünyalarını öğretirler. Böylece onları kendi iğrenç hayatlarına hapsetmeye çalışırlar.
Ve sırayla görücüler gelmeye başlar. Her toplumda bir yük olarak kabul edilen kız çocukları başka erkeklere hizmet için bir mal gibi çeşme başına götürülür. Sıra evlerin camlarından kızları beğenecek damat adaylarına gelmiştir. Kızlardan biri sevdiği adamla evlenmek istediğini söyler ve istemediği bir adamla aynı yatağa girmekten kurtulur ancak diğeri için durum maalesef böyle ilerlemez. Ablası için gelen görücüyle onu görüştürürler ve o adamla evlendirirler.
Filmi izlerken bir babaannenin torunlarına böylesine çirkin bir şeyi nasıl yapabildiğini maalesef aklım almadı ama bu tip sığ beyinler çevremizde varlar. Travmanın travma üstüne yaşandığı filmde gelinle damadın gerdeğe girdikleri ilk anda kapıya dikilen aile büyüklerinden bahsedelim bir de.
Onlar için özel ve güzel olması gereken bu anlar bu pis insanlar tarafından iğrenç bir olaya dönüştürülüyor ve kapıda kanlı çarşaf bekleniyor. İnsanın aklından bin bir çeşit küfür sıralamak geçse de belinde silahlı kayınpeder gelinini alıp yeniden hastaneye kontrole götürüyor ve neyse ki kızın canı kurtuldu diyorsunuz içinizden.
Mustang'i izlerken ve tüm bunlar dünyada tam şu an bile yaşanırken sinirleriniz tek tek yerinden oynayacak, filmin her anında nefesiniz kesilecek ve o kızları o evden siz kurtarmak isteyeceksiniz. Dünyada erkekler kaç kadınla yattığıyla övünürken kadınların bu hale sokulmasına da lanetler edeceksiniz. Mustang, 1959'dan beri ilk defa Fransızca konuşulmayan tamamı Türkçe olarak Türkiye'de çekilen bir filmle Fransa'nın ''Yabancı Dilde En İyi Film'' Oscar adayı ve Deniz Gamze Ergüven'in ilk uzun metrajlı filmi.
MUSTANG Official Trailer
Yazar Hakkında: Sinem Demirdöven, her çeşit hobiye dağılıp hiçbirinde profesyonelleşemeyen amatör fotoğrafçı ve yazar. Kendisine filmler, kitaplar ve hayvanlardan oluşan bir dünya kurup bol bol seyahat etmeyi seven bir gezgin.
Sinem Demirdöven'i Twitter'dan takip etmek isterseniz: @SinemDemirdoven
6 Yorumlar
Film Trabzon değil Kastamonu' da geçiyor. Anlatılan olayları üzülerek izlesem de yönetmenin içeriden olmayan bakış açısı ve başarısızlığıyla olmamış bir film. Bence adaylığı da tamamen kulis işi.
YanıtlaSilFilmin nerede geçtiğinden çok konuya odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki yanlışı düzeltiriz ancak içeriden olmayan bakış açısı derken neyi kastettiğinizi anlayamadım. Filmin orada çekiliyor olması bu olayların sadece orada yaşandığını göstermez. Bunu yöreselleştirmek yerine örümcek kafalılardan kurtulmak gerekir.
SilBölge insanlarının ve benzer fikre sahip olan insanların filmi kötülediği bir gerçekken sizin bu görüşünüzün çıkış noktasını oldukça merak ediyorum.
Ve belki içerideki bakış açısını da siz bir gün film çekerek bizlere anlatırsınız. İyi akşamlar.
Filmin nerede geçtiğini yukarıda belirttiğinizden ötürü, okuyucuyu yanlış bilgilendirmemeniz için düzeltmeyi yaptım.
YanıtlaSilİçeriden olmayan bakış açısı, filmin geçtiği topraklardan hiçbir şekilde nasiplenmemiş birinin bu topraklara dair bir şeyler söylemesi yada karakterleri bu bakış açısıyla oluşturmasıdır.
Filmde geçen olayları ben de tasvip etmiyorum. Ayrıca filmi beğenmeyenleri filmdeki kötü karakterlerle özdeşleştirmeniz çok sığ bir yaklaşım olmuş.
Eminim benden çok daha iyi kadın yönetmenlerimiz bu konuyu içeriden bir bakış açısıyla kat be kat iyi bir şekilde bizlere anlatacaktır. İyi geceler...
Okuyucuyu yanlış bilgilendirme konusundaki endişeleriniz için sizi ayakta alkışlıyorum. Madem öyle bu filmin bir başka yazısı da şurada yer alıyor:
Silhttp://www.oscarfavorite.com/2015/10/mustang-2015.html
Bu konudaki endişelerinizi giderecektir sanırım. Sinem hanım aslında ''Filmin nerede geçtiğinden çok konuya odaklanılması gerektiğini düşünüyorum'' diyerek en önemli şeye dikkat çekmiş. José Mourinho'nun şöyle bir sözü var: ''Teknik direktör olmak için, önce futbolcu olmak gerektiğini söylüyorlar... Peki, jokey olmak için de önce at mı olmak gerekiyor.'' Şimdi ben size o zaman şöyle sorayım: Filmin geçtiği topraklardan herhangi bir şekilde nasiplenmemiş birisi o topraklar hakkında bir film çekemez mi? Bu konu da size sayfa sayfa bir liste çıkarabilirim fakat daha anlaşılır olması için şu filmleri örnek vereyim: Gravity filmi için Alfonso Cuarón, Interstellar filmi için Christopher Nolan, The Martian filmi için Ridley Scott hangi topraklardan ne kadar nasiplenmiştir veya nasiplenmemiştir? Eleştirinizi dayandırdığınız nokta aslında çok sığ bir yaklaşım olmuş. Lütfen eleştirmiş olmak için eleştirmeyelim. Size de iyi geceler.
Ele aldıkları konular itibariyle çok güzel film örnekleri vermişşiniz ben de sizi tebrik ederim. Ben bu toprakları kastederken çekemeyeceğini değil başarısızlığını vurguladım
YanıtlaSilÖyleyse yazmış olduğunuz yorumları tekrar okumanızı rica ediyorum. Kasıtlı bir şekilde o filmleri örnek vererek tekrar söylüyorum eleştirinizi dayandırdığınız noktanın sığlığını anlatmak istedim. Bir filmi her yönüyle eleştirebilirsiniz fakat eleştiri bu şekilde olmaz misal film bu toprakları anlatmıyor diyebilirsiniz Ergüven'in yönetimini şu şu şu sebeplerden ötürü beğenmedim diyebilirsiniz vs. hepsi anlaşılır lakin tutup da bu topraklardan nasiplenmemiş birisinin bu topraklara dair bir şeyler söylemesi kabul edilemez falan yani bu bir eleştiri değil böyle de eleştiri olmaz. Kaldı ki film okuması yaparken de atladığınız bir şey var. Deniz Gamze Ergüven filmi masalsı bir tonla anlatmıştır. Masal kelimesinin sözlük anlamına da bir zahmet bakmanızı tavsiye ediyorum.
Sil