Kutup Macerası


eight below-kutup macerasi
Eight Below-Kutup Macerası

''Canlı bir varlığın hayatta kalma iradesini asla hafife almayın. Özellikle de çevresinde ailesi varsa...''

Eight Below (Kutup Macerası), David DiGilio'nun senaristliğini yaptığı, Frank Marshall'ın yönetmenliğini üstlendiği, kadrosunda: Jerry Shepard rolüyle Paul Walker, Charlie Cooper rolüyle Jason Biggs, Katie rolüyle Moon Bloodgood, Dr. (Doktor) Davis McClaren rolüyle Bruce Greenwood, Eve McClaren rolüyle Wendy Crewson, Eric McClaren rolüyle Connor Christopher Levins, Dr. (Doktor) Andy Harrison rolüyle Gerard Plunkett, Mindo rolüyle August Schellenberg, Dr. (Doktor) Rosemary Paris rolüyle Belinda Metz, Charles Buffett rolüyle Malcolm Stewart, Howard rolüyle Panou, Armin Butler rolüyle Michael David Simms, Jamison rolüyle Damon Johnson, Frank rolüyle Richard Salli, Captain (Yüzbaşı) Lovett rolüyle Duncan Fraser, Navy Commander (Deniz Kuvvetleri Komutanı) rolüyle Dan Ziskie, Bureaucrat (Bürokrat) rolleriyle Daniel Bacon, Laara Sadiq, Worker (İşçi) rolüyle Dexter Bell, Boat Captain (Tekne Kaptanı) rolleriyle Garry Chalk, Michael Adamthwaite, Waitress (Garson) rolüyle Brenda Campbell, Crew Member (Ekip Üyesi) rolüyle Buddy Cain, Megan McKinnon ve Levi Woods'un yer aldığı 2006 Amerikan yapımı aile, dram, macera filmidir.

''The Most Amazing Story Of Survival, Friendship, And Adventure Ever Told. (Dostluk, Yaşam Savaşı ve Macera Üzerine Bugüne Kadar Anlatılmış En Çarpıcı Hikaye.)''

eight below
Eight Below

eight below
Eight Below

Inspired by a True Story (Gerçek bir hikayeden esinlenmiştir)

Antarktika'da kaşifler ve bilim adamlarına keşif gezilerinde rehberlik yapan Jerry Shepard'ın (Paul Walker) görevi bu kez Dr. Davis McClaren'ı (Bruce Greenwood) bir sefere çıkartmaktır. Tecrübeli jeolog Davis başka bir gezegenden gelen bir göktaşı parçasını bulmak üzere buraya gelmiştir ve gidecekleri bölge, Melbourne, içinde bulundukları mevsim dolayısıyla oldukça tehlikeli bir bölgedir. Jerry'nin tüm uyarılarına rağmen patronu oraya gidileceğini söyler ve yola çıkmak üzere hazırlıklara başlanır.

Melbourne bölgesinde buz oldukça ince olacağından oraya kızak köpekleriyle gitmeye karar verirler. Maya, Max, Jack, Shadow, Dewey, Truman, Shorty ve Buck isimli bu sekiz kızak köpeği zorlu bir yolculukta Jerry ve David'e eşlik edeceklerdir. Yolculuk tahmin ettikleri gibi zorlu geçse de yaklaşan çok büyük bir fırtınanın haberi gelince hemen dönmeleri gerektiğini anlarlar. Gitmeden önce ise çevreye bakmak isteyen doktor büyük bir şans eseri aradığını bulur. Ne var ki fırtına beklendiğinden büyük ve daha hızlı yaklaşmaktadır.

Üsse geldiklerinde Dr. Davis yaralı, Jerry ise donmak üzeredir bu nedenle onları hemen daha büyük ve sağlık yardımı alabilecekleri başka bir üsse nakletmeleri gerekmektedir. Hızlıca toparlanan ekip daha sonra gelip köpekleri almak üzere yola çıkarlar. Antartika'da yüzyılın en büyük fırtınası yaklaşırken her türlü ulaşım imkanı kesilmiştir. Jerry kendine geldiğinde hemen köpekleri almak için geri dönmek istediğini söylese de maalesef bunu yapamayacağı söylenir. Böylece Jerry köpekleri alamadan evine dönerken Antarktika'da buzlar arasında yalnız başlarına mahsur kalan köpekler, yüzyılın en acımasız kışına karşı tam bir yaşam savaşı sürmektedir.

6 ay boyunca yalnız kalmak zorunda kalan köpekler bir süre insanların gelip onları almasını bekleseler de bir süre sonra karınlarını doyurmak için bağlı oldukları zincirleri koparıp uzaklaşırlar. Sadece grubun en yaşlısı Jack zincirini koparmaz ve orada Jerry'i beklemeye devam eder. Grubun geri kalanı ise kuşları avlayarak, başka bir üsteki yemekleri yiyerek ve ölü bir balinanın etlerini parçalayarak hayatta kalmaya çalışırlar. Ne var ki bu zorlu koşullarda bazıları ölür, bazıları saldırıya uğrar.

Jerry ise Antarktika'ya gidebilmenin yollarını aramaktadır. Son çare olarak o tarafa giden avcı gemileriyle gidip bir şekilde üsse ulaşmaya çalışmayı düşünürken Dr. Davis, maceraperest ruhlu helikopter pilotu Katie (Moon Bloodgood) ve kartograf/haritacı Charlie Cooper (Jason Biggs) ile çıkagelir. Helikopterle bir gemiye geçip oradan en yakın üsse ulaşırlar. Gittiklerinde yaşlı Jack'i zincirli bir halde karlar altında bulunca diğerlerinden de umudu kesseler de sonra diğerlerinin zincirlerini kopardıklarını fark ederler. Çok geçmeden de aracın sesini duyup gelen sürüyü görünce gözlerine inanamazlar.

eight below
Eight Below

Kutup Macerası Başlıyor: Filme Esin Kaynağı Olan Gerçek Kurtuluş Öyküsü


Senaryosunu David DiGilio'nun yazdığı filmde, ''Antarctica / Nankyoku Monogatari'' adlı 1983 yapımı Japon filmine temel olan 1957 yılındaki gerçek Antarktika yolculuğundan esinlenildi.

Yapımcı David Hoberman, ''Nanykoku Monogatari'' (Antarctica) adlı Japon filmini izlediğinde heyecandan adeta soluğu kesilmişti. Filmde güney kutbunda mahsur kalan köpeklerle onları kaderine terk etmemeye kararlı insan dostlarının öyküsü anlatılıyordu.

İradenin yenilmez gücünü anlatan epik öyküsüyle o dönemin en yüksek hasılat getiren Japon filmi ünvanını elde eden ''Nanykoku Monogatari'', beş yıldan uzun süre gişe hasılat rekorunu elinde tutmaya devam etti. Klasik macera destanları geleneğine uygun tarzda gelişen filmde, heyecan, gerilim ve duygusallık gibi unsurların hepsi son derece güçlü şekilde verilmişti.

Filmde altı çizilen temaları daha geniş izleyici kitlelerinin görmesi gerektiğini düşünen Hoberman, Japon yapımı filme kıyasla daha az rahatsız edici; dostluk ve hayatta kalma kavramları arasındaki kalıcı bağlantıyı ön plana çıkaran aileye yönelik bir film öngördü.

Ünlü yapımcı bu konudaki yaklaşımını şu sözlerle dile getiriyor: ''Japon filminin aksiyon yüklü öyküsünü çok sevdim. Aksiyon unsurlarının yanısıra dostluk, sorumluluk ve insan ruhunun yüceltilmesi gibi epik temaları işliyordu. Bu proje yıllarca aklımın bir köşesinde kaldı. Günün birinde hayata geçirmeyi hep arzu ettim. Sonunda karşıma o filmi görmüş bir Disney yetkilisi çıktı. Benimle aynı paralelde düşündüğünü görünce filmi Disney için yapmaya karar verdim.''

''Kutup Macerası''nın senaryosunu yazma görevi gibi böylesine büyük bir projenin kendisine teslim edilmesini çok büyük şans olarak niteleyen David DiGilio, ''Eight Below''da anlatılan konuyla ilgili düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: ''Anlatılan öyküye hemen aşık oldum diyebilirim. Doğa tutkunu bir insanım. Aynı zamanda çevremde sıkı bir köpek dostu olarak bilinirim. Bana teslim edilen öykünün, doğa ve köpek tutkusu arasında mükemmel bir sinematik evlilik olabileceğini düşündüm. Aynı zamanda dostluk kavramını işleyen teması hoşuma gitti. İnsanoğlunun en iyi dostunun köpekler olduğuna hiç kimsenin kuşkusu yok. Ancak bunun yanı sıra, farklı altyapılardan gelen insanlar arasında dostluğun nasıl oluştuğu; sıkıntı ve zorluklarla yüz yüze gelince nasıl ortak zemin bulunabildiği gözler önüne seriliyor. Filmdeki karmaşık karakterleri harika bir doğa macerasının tam göbeğine yerleştirince, kişisel kurtuluşumuz da dostluğun ne kadar önemli bir anahtar olduğunu görüyorsunuz.''

Senaryoyu yazmak için hemen kolları sıvayan David DiGilio, öncelikle Antarktika'ya yönelik olarak yapılan keşif yolculuklarının 100 yıllık tarihçesini araştırmaya başladı. Yaptığı araştırma sonucunda filmin konusunun 1993 yılında geçmesine karar verdi. 1993 yılını seçmesinin sebebi, Antarktika'da kızak köpeklerinin çalıştırılmasının yasaklandığı yıl olmasıydı. Yaklaşık 100 yıldan beri çok sayıda önemli keşifte insanoğluna eşlik eden kızak köpeklerinin yasaklanma gerekçesi, köpeklerde rastlanan bir hastalığın beyaz kıtadaki fok balıklarına bulaşmasını önlemekti.

Tarihi seçtikten sonra öyküyü yavaş yavaş şekillendirerek, milyonlarca yıl önce Antarktika'ya düşen göktaşlarını arama görevi verilen bir grup kaşifin öyküsü üzerinde odaklandı. Ardından öykünün merkezine maceraperest ruhlu karakterleri yerleştirmeye başladı.

Öncelikle, köpek timini ailesi gibi kabul eden bağımsız ruhlu Jerry karakterini geliştirdi. Daha sonra sırasıyla, keşif yolculuğunun trajedisini geride bırakıp oradan kaçmak isteyen jeolog Davis'i; yaptığı esprilerle Antarktika'nın karanlık ve buzlu ortamına renk getiren gamsız Cooper'ı ve bu zor kurtarma görevinde Jerry'e her türlü desteği veren kadın pilot Katie karakterini yarattı.

İnsan karakterlerin yaratılmasının ardından sıra kızak köpeklerine geldi. İnsanlardaki dostluk, sadakat ve cesaret gibi özelliklerin aynısını sergileyen sekiz kızak köpeğinin yaratılmasında hayal gücünün çok büyük önemi vardı. Kendisi de köpek sahibi olan DiGilio, köpeklerin kullandığı vücut dilini, sosyal yapısını ve ruhsal dünyasını belirlerken kendi deneyimlerinden bol bol yararlandı.

Köpeklerle dostluk yapmanın getirdiği keyfe yabancı değildi ama kendi deneyimleriyle sınırlı kalmak istemiyordu. Bu nedenle köpek davranışları üzerinde daha geniş kapsamlı bir araştırmaya girişti. İnsanlarla köpeklerin birlikte gelişiminin özgün tarihçesini öğrendi. Bu araştırmayı yaparken tek amacı, insan arkadaşlarıyla yeniden kavuşabilmek için hayatta kalma mücadelesi veren köpeklerin iç dünyasının heyecan verici portresini çizebilmekti.

Köpeklerle İnsanların 14.000 Yıllık Dostluğu


Senaryo yazarı, yaptığı araştırmanın sonucuyla ilgili olarak şu bilgiyi veriyor: ''İnsan ile köpek arasındaki ilişkinin bundan 14.000 yıl önceye kadar gittiğini birçokları bilmez. Eğer köpek sevgisiyle dolu bir insansanız bu dostluğu birinci elden mutlaka görmüşsünüzdür. Hayvanlarımızla bizler arasında son derece özgün ve güçlü bir ilişki modeli vardır. Bu ilişki karşılıklı gerçek anlaşmaya ve sıra dışı bir sevgi temeline dayalıdır.''

''Eight Below''un senaryosunu yazarken en çok köpeklerle ilgili bölümlerden keyif aldığını vurgulayan David DiGilio, bu konudaki izlenimlerini şu sözlerle aktarıyor: ''Tüm projenin en sevdiğim yanı buydu. Köpek sahibi olan herkesin çok yakından tanıdığı bir duygu vardır. Onları bir hayvandan çok sanki kişiliği olan bir insanmış gibi algılarız. Köpeklerin kişilik yapısını ve grup dinamiklerini keşfe çıkarken bu duygudan fazlasıyla yararlandım. Bu öyküde evcilleştirilmiş köpekler vardır. Antarktika buzları arasında çaresiz kalınca kendi vahşi kökenlerini keşfetmek zorunda kalırlar. Bugüne kadar hep, 'insan doğaya karşı' öyküleri izledik. Bu filmde de 'insan doğaya karşı' olayı var ama aynı zamanda 'doğa doğaya karşı' gibi yepyeni bir fikri keşfe çıkıyoruz. Köpeklerin yeni ortama nasıl uyum sağladığını görmek büyüleyiciydi.''

Köpeklerin son derece zorlu koşullar altında mücadele vermeye başlamasından bir süre sonra yepyeni ve sürpriz bir lider doğar. Beklenmedik anda lider konumuna gelen bu köpek, keşif yolculuğu başlamadan önce oldukça çekingen ve itaatkar bir köpek olan Max'tır. Gerçek gücünü Antartika'nın zorlu ve acımasız doğa koşulları altında bulmuştur.

Max karakterindeki değişimle ilgili olarak David DiGilio şu yorumu yapıyor: ''Max'ın öyküsünün bir bakıma Jerry'nin duygusal değişimiyle paralellik gösterdiğini söyleyebiliriz. Max başlangıçta köpek timinin en alt konumundadır. Sorumluluk almayı öğrendikçe gerçek bir lidere dönüşür. Jerry de iyi bir rehberdir ama bu yolculuk sırasında olgunlaşmak zorunda kalır. Yalnızken tek başına yapamayacağı şeyleri yapmaya başlar. Zorlu doğa koşulları altında her ikisi de önemli bir değişimden geçmekte, kendi gerçek potansiyelini keşfetmektedir.''


Maceraperest Ruhlu Yönetmen


David DiGilio'nun ''Eight Below'' için yazdığı senaryoda büyük bir fikirden yola çıkılmıştı ama beyazperdeye aktarılması hiç de kolay olmayacaktı. Böyle bir projenin başına maceraperest ruhlu bir yönetmenin geçmesi gerekiyordu. ''Eight Below'' için aranan özelliklerin hepsi, Hollywood'un en maceraperest ruhlu yönetmenlerinden birisi olan Frank Marshall da bulundu.

DiGilio'nun yazdığı senaryoyu ilk okuduğunda, gerçekten yaşanmış bir olaydan yola çıkıldığını bilmediğini söyleyen Frank Marshall, en zor zamanlarımızda bizi kurtaran cesaret, dostluk ve kendini feda etme gibi kavramların işlenmesinden etkilendiğini belirtiyor ve şöyle konuşuyor: ''Senaryoda farklı alt başlıklar altında irdelenen konuları çok sevdim. Macerayı, köpekleri, doğayla baş başa olmayı severim. Kurtuluş ve umut üzerine öyküler her zaman favorim olmuştur. Bunların yanı sıra ekrana taşınması zor olan konuları üstlenmeyi severim. 'Eight Below'un senaryosunu okuduğum ilk andan itibaren tam bana göre bir proje olduğunu hissettim.'' Frank Marshall sözlerini şöyle sürdürüyor: ''Senaryonun en cazip yönlerinden birisi, insan ruhunun uçsuz bucaksız doğasını, insan iradesinin en ekstrem koşullar altında bile güçlü kalabileceğini anlatması oldu. Burada olağanüstü koşullar altında en iyiyi başarmak zorunda kalan sıradan insanlar ve sıradan hayvanlar üzerine bir öykü var. İmkansızı başarması gereken köpeklerin mücadelesine öncelik verilmiş. Ancak aynı zamanda insanların da mücadelesi söz konusu… Bunlardan birisi Jerry Shepard'ın olgunlaşma yolculuğudur. Öte yandan Davis karakteri de, hayatta araştırmacılık yapmaktan çok daha önemli kavramlar olduğunun farkına varır. Filmin insan karakterlerinin kişisel yolculuklarının oldukça dokunaklı şekilde kesiştiğine tanık oluruz.''

Senaryoyu okuduktan sonra 1958 yılında Japonların gerçekleştirdiği Antarktika keşif yolculuğunu ve o yolculuğu konu alan filmin varlığını öğrenen Frank Marshall, öncelikle Japon filminin yapımcısı Masaru Kakatani ile tanışmak istedi. 1958 yılındaki keşif yolculuğuna katılan ekip üyelerinin anılarıyla ilgili kapsamlı bilgileri Masaru Kakatani'den aldı.

Ayrıca, dünyanın en seçkin kızak köpekleri yarışı olarak bilinen Iditarod'u dört kez kazanan arkadaşı Susan Butcher ile de bağlantı kurdu. Yarışlara katılan köpeklerin yaşam biçimleri ve yetenek düzeyleri konusunda bilgi aldı. Kızaklara bağlı köpeklerin ekip halinde nasıl çalıştığını öğrendi. Kızak köpeklerinin dünyasını yansıtmak için detaylı bilgi aldı.

Çekimler Kanada ve Grönland'da Yapıldı


İlk araştırmalarını başarıyla tamamlayan Frank Marshall'ı bundan sonrasında daha zorlu bir görev bekliyordu. Antarktika kıtasının buzlarla kaplı ve olağanüstü zor hava koşullarında geçen ''Eight Below''un çekimleri, British Columbia eyaletinin kuzeyindeki Smithers adlı küçük kasabada ve Grönland adasının soğuk, karanlık ve seyrek nüfuslu bölgelerinde gerçekleştirilecekti.

Hollywood'un deneyimli yönetmeni Frank Marshall, British Columbia eyaleti ve Grönland adasındaki çekimlerle ilgili izlenimlerini şu sözlerle dile getiriyor: ''Bu filmin prodüksiyonun gerçekleştirilmesi, bugüne kadar karşılaştığım en zorlu deneyim oldu. Geçtiğimiz yıllarda 'Raiders of the Lost Ark'ın çekimleri için Sahra çölünün ortasında; 'Alive'ın çekimleri için 10 bin feet yüksekliğinde buzullarda çalışma yaptım. Ancak 'Eight Below'daki koşullar onlardan en az üç kat zorluydu. Çevre koşullarının getirdiği zorluklara karşılık çok güzel yanları da vardı. Elimizdeki kadro harikaydı. Eşine ender rastlanır istisnai köpeklere sahiptik. Fantastik mekanlarda çekim yaptık. Her türlü zorluğa göğüs gererek zafere ulaşan insan ve hayvanların unutulmaz öyküsünü tüm benliğimizde hissettik.''

Kızak Köpekleri: ''Eight Below''un Merkezindeki 8 Kahraman


''Eight Below''da insan kadrosunun sergileyeceği duygularla mizahın büyük önemi vardı. Ancak Antarktika'nın buzları arasında tuzağa düşen köpeklerin cesaret, duygu ve aksiyon yüklü macerasını beyazperdeye yansıtacak yetenekte sekiz tane 'köpek aktör' bulunamadığı takdirde hiçbirisinin anlamı olmayacaktı.

Filmde rol alacak hayvanların performansının öneminden yola çıkan yönetmen Frank Marshall, en yetenekli köpekleri bulabilmek için, Hollywood'un önde gelen hayvan eğitim merkezlerinden birisi olan Birds & Animals şirketinin servislerinden yararlanma yolunu izledi.

Yönetmen Frank Marshall, filmde oynayacak sekiz köpeğin seçimindeki yaklaşımını şu sözlerle açıklıyor: ''Köpek rolleri için yapacağımız tercihlerin çok önemli olduğunun farkındaydık. Ayrıca oynayacak köpeklerin her birinin kendine özgü kişiliği ve dış görünümü olması da çok önemliydi. Kısacası birbirinden tamamen farklı sekiz köpeğe ihtiyacımız vardı. Filmin başarısı açısından hayati önem taşıdığı için insan aktörlerden bile önce köpek seçimine başladık.''

Birds & Animals şirketiyle işbirliği yapan film yapımcıları, ''Eight Below''da yer alan köpek karakterleri oynayacak sekiz köpeği belirledi. Hepsi birbirinden farklı dış görünüme ve davranış biçimine sahip olan bu ''köpek yıldızlar'' şöyle sıralanıyor:

Kızak köpeklerinin lideri Maya rolünde - Koda Bear, Jasmin

eight below-maya
Eight Below-Maya

Sonradan liderliği ele alan Max rolünde - D.J., Timba

eight below-max
Eight Below-Max

Köpek timinin en yaşlısı Old Jack (Yaşlı Jack) rolünde - Apache, Buck

eight below-old jack
Eight Below-Old Jack

Gri renkli Shadow (Gölge) rolünde - Noble, Troika

eight below-shadow
Eight Below-Shadow

Dewey ve Truman adlı ikiz köpekler rolünde - Floyd, Ryan - Sitka, Chase


eight below-dewey
Eight Below-Dewey

eight below-truman
Eight Below-Truman

Ele avuca sığmaz asi ruhlu Shorty rolünde - Jasper, Lightning

eight below-shorty
Eight Below-Shorty

Kızıl renkli Buck rolünde - Flapjack, Dino

eight below-buck
Eight Below-Buck

Yönetmen Frank Marshall'ın ''köpek aktörlerle'' ilgili yorumu şöyle: ''Bu filmde sekiz tane köpekle çalıştık ama onlar arasında benim iki favorim, Maya rolündeki Koda Bear ile Max rolündeki DJ oldu. Maya'yı oynayan Koda Bear'ın gümüş rengi tüyleriyle soylu bir görüntüsü vardı. Max'ı oynayan DJ adlı köpek ise şimdiye kadar gördüğüm hiçbir köpeğe benzemiyordu. Son derece etkileyici şekilde bakan masmavi gözleriyle mükemmel bir köpekti.''

Antarktika Yeniden Yaratılıyor: ''Eight Below''un Tasarımları


Antarktika kıtası dünyanın en az ziyaret edilen, hakkında çok az detay bilinen ve çeşitli efsaneler üretilen bölgelerinden birisidir. Neredeyse tamamen ıssız bir kıta olan Antartika'nın saatte 200 mil hızla esen soğuk rüzgarları ve sıfırın altında seyreden dondurucu soğukları ünlüdür. Peki, bu kıtayla ilgili bir film çekilirken mekanların nerede ve nasıl olması gerekir?

''Eight Below''un yapımcılarının aklını kurcalayan temel soru buydu. Kalabalık oyuncu kadrosu ve teknik ekipleri Antartika'ya göndermeden çekim yapacak uygun mekanlar bulunması gerekiyordu. Yönetmen Frank Marshall bu konuda bulunan çözümü şöyle anlatıyor: ''Antartika kıtasının otantik görünümüne oraya gitmeden ulaşmanın yolunu bulmak zorundaydık. Yine de gideceğimiz yerlerin çok soğuk ve uzak bölgeler olması gerektiği gün gibi ortadaydı. Sözünü ettiğim bulmacanın çözümü ise, prodüksiyon ekiplerinin tamamının ulaşabileceği yakınlıkta soğuk, çorak ve donmuş bölgelerin bulunmasından geçiyordu. Bu konuda daha önce 'Alive' adlı filmde beraber çalıştığım mekan uzmanı Robin Mounsay'ın yardımına başvurdum. Dağ, buzul, kar, su ve uzak mekanlar konusunda teknik danışmanlık yapan Robin Mounsay, 'Dağların kralı' olarak bilinir. Dünyanın her köşesinde uygun mekan bulma konusunda üstüne yoktur.''

''Eight Below'' ile ilgili çalışmasının startını veren Robin Mounsay, Antartika konusunda yaptığı ön hazırlıkla ilgili olarak şu bilgiyi veriyor: ''Öncelikle Antartika kıtasıyla ilgili kapsamlı bir araştırmaya giriştim. Antartika kıtasına özgü koşullara benzer ortam bulabilmek için her şeyden önce bu kıtayla ilgili geniş bilgiye ihtiyaç vardı. Dünyanın en soğuk, en çorak ve en rüzgarlı kıtası olan Antartika, gezegenimizin en güneyinde yer aldığı için 'dünyanın dibi' olarak da isimlendirilir. Kıtanın yüzde 98'i çok kalın ve kalıcı buz tabakası ile kaplıdır. Geri kalan yüzde 2'lik kısmı ise çorak kaya parçalarıdır. Tarihin hiçbir döneminde insanların yerleşimine açılmayan Antartika, dünyamız üzerindeki en son gerçek doğal ortam olarak kalmıştır. Orada sadece fok balıkları, penguenler ve kıtayı keşfetmek için giden kaşifler yaşamaktadır.''

Robin Mounsay elde ettiği bulguları aktarmaya şu sözlerle devam ediyor: ''Antartika kıtasında her yıl sadece birkaç bin insan vardır. Bunların çoğu da bilimsel keşiflerini sürdürmekte olan bilim adamlarıdır. Ekstrem hava koşulları, kutup araştırmaları, astrofizik, bitkisel ve hayvansal yaşam, küresel ısınma, buzullar, deniz bilimi ve meteorolojik araştırmalar konusunda mükemmel bir doğal laboratuvar işlevi görür. İnsanoğlunun ilk ayak bastığı 19. yüzyıldan beri, dünyanın her köşesinden gelen en cesur kaşiflerin ve bilimsel araştırmacıların ilgi odağı haline gelmiştir.''

Antartika'daki ortamın benzerini bulmak için araştırmasını hızlandıran Robin Mounsay, aradığı koşulları Kanada'nın British Columbia eyaletinde buldu. Bu eyaletin başkenti Vancouver'in 1.200 kilometre kuzeyindeki kayak sporlarıyla ünlü kasabası Smithers, Antartika'nın vahşi ortamını yansıtabilecek tüm özelliklere fazlasıyla sahipti.

Robin Mounsey ayrıca buzullarla kaplı Grönland adasını da dolaşarak filmin en görkemli doğa manzaralarının çekiminin burada yapılabileceğine karar verdi. İlave çekimlerin bir kısmı da British Columbia eyaletinin Alaska sınırındaki Hyder adlı kasaba çevresinde gerçekleştirildi. Ayrıca kurtarma ekiplerinin Antartika buzlarını kırdığı sahnelerin çekimiyle ilgili olarak Norveç'in Spitzbergen kasabasından getirilen buz kırıcılar görevlendirildi.

Eksi 25 Derecede Hummalı Çalışma


Filmin prodüksiyon tasarımcısı John Willet, Smithers kasabasına gelişinde inanılmaz bir tabloyla karşılaştı. Sıfırın altında 25 dereceye ulaşan soğuklarda hummalı çalışma devam ediyordu. Ellerini donduran şiddetli soğuk ve rüzgar altında çalışan ekipler, Antartika'daki çeşitli bilimsel araştırma üslerinin benzerini kurmaya çalışıyorlardı. Ekiplerin kurduğu setler arasında Birleşik Amerika Araştırma Üssü, İtalyan üssü, Mount Melbourne ve Dewey's Drop üsleri yer alıyordu.

Smithers kasabasındaki çekimlerin son derece zorlu koşullar altında gerçekleştirildiğini belirten yönetmen Frank Marshall, bölgedeki koşulları şu sözlerle anlatıyor: ''Özellikle hava koşullarına bağlı sürekli zorluklar vardı. Hava koşullarının 10 dakika içinde dramatik biçimde değişmesi sonucunda her gün için üç farklı sahne hazırladık. O günkü havanın nasıl olduğuna bakarak bunlardan bir tanesini seçiyorduk. Çekimlerin neredeyse tamamının kar, soğuk ve nem ortamında geçtiğini söyleyebilirim. Diğer problemlerin yanı sıra, kamera lensleri önünde uçuşan kar taneleri bile başlı başına bir problem oluşturdu.''

Filmin oyuncu kadrosu ve teknik ekipleri, çekimler sırasında parkalarının üzerine giydikleri 5 kat kalınlıktaki termal giysilerle ve dağcı gözlükleriyle çalışma yaptılar. Dış görünüm olarak birbirine benzeyen teknik ekiplerle oyuncuları birbirinden ayırmak bile oldukça zor oldu.

''Eight Below''un görüntü yönetmenliğini üstlenen Don Burgess, bu koşullar altında son derece mutlu görünüyordu. Bugüne kadar çektiği ekstrem belgesellerle adını duyuran, ayrıca Avrupa'daki çeşitli dünya kupası kayak yarışmalarını fotoğraflayan Don Burgess, Hollywood'daki stüdyolarda çekim yapmaktansa dağ yamaçlarındaki çekimi tercih ettiğini söylüyordu.

Kalabalık teknik ekiplerle oyuncu kadrosunun Smithers'taki dağlara çıkarılıp indirilmesi de ayrı bir engel oluşturdu. Bu sorunun çözümü için Haggland ismiyle bilinen İsveç askeri araçları kullanıldı. Dış görünüm açısından tanklara benzeyen Haggland'lar sayesinde 120 kişilik ekipler sadece birkaç dakika içerisinde dağın zirvesine çıkarılabiliyordu.

Haggland'ları ilk kez Grönland'da gören Frank Marshall, hemen senaryoda değişiklik yaparak bu araçlarla ilgili sahneler ekledi.

Filmin çekimlerinin büyük kısmı dış mekanlarda yapıldı. Ancak oyuncular açısından çok tehlikeli olabilecek bazı sahneler için stüdyo ortamı tercih edildi. Bunlardan birisi de, insanlarla köpeklerin buz altındaki soğuk suda tehlikeyle yüz yüze kaldığı sahneydi. Prodüksiyon tasarımcısı John Willett bu sahnenin stüdyo ortamında ve ''Buz Seti'' adını verdiği teknikle çekilmesine karar verdi.

Daha sonra Oscar ödüllü özel efekt sanatçısı Stan Winston'ın dijital ekipleri devreye girerek, leopar cinsi fok balıklarıyla köpeklerin epik kavgasını görüntüleme çalışması başlattılar. Köpeklerle mücadele edecek olan leopar cinsi fok balıklarının ''animatronik'' adı verilen robotları hazırlandı. Köpeklerin saldırması için üzerine ince bir tabaka yer fıstığı yağı sürüldü. Ardından kavga sahnesi dijital ortamda hayata geçirilerek filmin diğer sahnelerine eklendi.

''Eight Below'' ile ilgili son sözleri filmin yapımcılarından Pat Crowley söylüyor: ''Antartika ortamını beyazperdede yeniden yaratabilmek oldukça zorlu bir süreç gerektirdi ama elde ettiğimiz sonucun bunca emeğe değdiğini görüyoruz. Duygusal gücü çok yüksek epik bir öykü anlatırken aynı zamanda izleyiciyi bugüne kadar hiç gitmediği yerlere doğru büyüleyici bir yolculuğa çıkartmayı hedefledik. Yarattığımız dünya karşısında izleyicilerin etkileneceğini umuyorum.''

eight below
Eight Below

Köpekler insanların en büyük dostları olmalarının yanı sıra birbirlerini kollayan, sürü halinde yaşayan canlılardır. Kutup Macerası'nda da sürü birbirine destek vererek hayatta kalabilmiş ve onlara bakan insanları hiç unutmamışlardır. Bilirler ki onları seven insanlar onları asla yüz üstü bırakmazlar. Yemek aramak için ne kadar uzaklaşsalar da yine bırakıldıkları yere dönerler. Onların sevgisini bir kere hissetmeniz dünyanızın değişmesi için yeterlidir. Keyifli seyirler.

Eight Below (Kutup Macerası) Official Trailer



Yazar Hakkında: Sinem Demirdöven, her çeşit hobiye dağılıp hiçbirinde profesyonelleşemeyen amatör fotoğrafçı ve yazar. Kendisine filmler, kitaplar ve hayvanlardan oluşan bir dünya kurup bol bol seyahat etmeyi seven bir gezgin.

Sinem Demirdöven'i Twitter'dan takip etmek isterseniz: @SinemDemirdoven