The Double Lover
Zihinsel bir gerilim...
L'amant double / Amant Double / The Double Lover (Tutku Oyunu), Joyce Carol Oates'in 1987 yılında yazdığı ''Lives of the Twins (İkizlerin Yaşamı)'' romanından beyazperdeye uyarlanan, Philippe Piazzo'nun işbirliğiyle François Ozon'un senaristliğini yaptığı ve yine François Ozon'un yönetmenliğini üstlendiği, kadrosunda: Chloé Fortin rolüyle Marine Vacth, Psychiatrist (Psikiyatrist) Paul Meyer / Psychanalyste (Psikanalist) Louis Delord rolüyle Jérémie Renier, Mme Schenker / La mère de Chloé (Chloé'nin Annesi Bayan Schenker) rolüyle Jacqueline Bisset, La gynécologue / Dr. Agnès Wexler (Jinekolog Dr. Agnès Wexler) rolüyle Dominique Reymond, Rose, la voisine (Komşu Rose) rolüyle Myriam Boyer, Sandra Schenker rolüyle Fanny Sage, Le jeune psychanalyste (Genç Psikanalizci) rolüyle Jean-Édouard Bodziak, Psychanalyste (Psikanalist) rolleriyle Antoine de La Morinerie, Jean-Paul Muel, Jumeau (İkiz) rolleriyle Keisley Gauthier, Tchaz Gauthier, Policier (Polis Memuru) - voice (seslendiren) Pascal Aubert, Clemence Trocque, Guillaume Le Pape ve Benoît Giros'un yer aldığı 2017 Fransa-Belçika ortak yapımı dram, romantik, gerilim filmidir.
25 yaşındaki Chloé Fortin (Marine Vacth), kafasını vajinasıyla bozmuş, sevme becerisinden yoksun olduğu için yalnızlığına, güçsüz ve çirkef yanlarıyla yüzleşmemek için karın ağrılarına sığınan hastalık hastası bir kadındır.
Jinekoloğu tertemiz tahlil sonuçlarını gösterip, sorununun bedeninde değil de zihninde olduğuna ikna ederek kendisini bir psikiyatriste sevk eder.
Chloé Fortin: Uzun süreden beri karnım ağrıyor. Denemediğim diyet kalmadı. Birçok uzman doktora gittim, hiçbiri derdime deva olmadı. Sanki bir şeyler eksikmiş gibi kendimi bomboş hissediyorum.
Chloé Fortin: Uzun süreden beri karnım ağrıyor. Denemediğim diyet kalmadı. Birçok uzman doktora gittim, hiçbiri derdime deva olmadı. Sanki bir şeyler eksikmiş gibi kendimi bomboş hissediyorum.
Sevk edildiği terapistin yakışıklılığı, bilgeliği ve karizması karşısında adeta kendinden geçen Chloé, iyileşmek yerine gitgide daha da zıvanadan çıkarak ilgi çekme fırsatı bulacağı bu terapistin kucağına kelimenin tam manasıyla zevkten dört köşe halde zıplar. Artık terapistini baştan çıkartmayı hedeflediği histerik bir oyun bulmuştur kendisine: Tutku Oyunu.
Chloé Fortin: Rüyalarımda hep sizi görüyorum. Gözlerinizin hep üzerimde olmasını arzuluyorum.
Terapist: Karşısındakini tahrik etmek için yalan söylemek güzel kadınlarda sıkça görülür. Bilhassa da cinsel yönden tatminsiz olanlarda.
Terapisti, iyileşmemek için çırpınan bu umutsuz vakanın içini açmak ve bitmek bilmeyen acısının nedenini öğrenmek için sıra dışı bir yöntem izlemeye karar verir ve kendini çok farklı sanan Chloé'nin, çok sıradan hasta taktiklerinden biri olan bu oyununa katılır. Böylelikle hastasına istediği ilgiyi ve şefkati göstererek yumuşamasını ve duvarlarını yıkmasını sağlayarak terapinin ilk aşamasını tamamladıktan sonra, histerik tüm vakalardan beklendiği gibi, terapistini kendi kurallarıyla oyuna sürüklediği ve istediği gibi parmaklarında oynatabildiği zannıyla hezeyanları gitgide artarak görünür hale gelen hastanın aynalarla yüzyüze geldiği bir sonraki zorlu aşamaya geçmesi kaçınılmaz olacaktır.
Terapist: Karşısındakini tahrik etmek için yalan söylemek güzel kadınlarda sıkça görülür. Bilhassa da cinsel yönden tatminsiz olanlarda.
İplerin artık kendi elinde olmadığını ve aslında kimseyi kandıramadığını idrak eden Chloé artık yanıtını aradığı asıl sorusuyla yüzleşmek durumundaydı: Acaba hakikaten de hayallerindeki ve fantezilerindeki gibi hassas ve ilginç biri miydi yoksa aynada gördüğü gibi sıradan ve zavallı bir aptalın teki mi?
Chloé Fortin: Sen bir canavarsın.
Terapist: Ne yazık ki Chloé, canavar diye bir şey yok. Sadece insanlar var.
JOYCE CAROL OATES
Duyarlı yazı stili, keskin psikolojik gözlemleri, karmaşık karakterler ve zeki hikayeleriyle Joyce Carol Oates'u uzun süredir ilgiyle takip ediyorum. Grafoman olduğu gerçeği de beni her zaman ona yakın hissettirmiştir. Rosamond Smith mahlasıyla da yazdığını öğrendiğimde, onun uçsuz bucaksız hayal gücünün filme sağlayacağı katkıyı bildiğimden anında bu ''minör kitaplar''ın dünyasına daldım. O sırada Lives of the Twins'e denk geldim. Kitabın ana hikayesine sadık kaldım (Bir kadın, daha sonra sevgilisi olacak psikiyatristinin, yine psikiyatrist olan bir kardeşi olduğunu öğrenir). Joyce Carol Oates, hikayeyi daha gerçekçi bir pencereden anlatırken ben hikayeyi Fransa'ya uyarlayıp, sondaki tıbbi açıklamayı ekleyerek daha çok hikayenin mental yanlarına eğildim. Film yine de yazarın en sevdiği konulara değinmekten imtina etmiyor: Nevrozlar, seks ve bölünmüş kişiliğin karanlık yanları...
İKİZLER
İkizler konusunu büyüleyici, korkunç ve sanatsal bir şey olarak işlemek istedim. Chloé'nin müzede çalışmasına karar verdim. Koruduğu sanat, Chloé'yi zehirlemeye başlıyor. Filmin başında, müzedeki eserler estetik olarak nispeten memnun ediciyken film ilerledikçe bu eserler, Chloé'nin içinde kopan fırtınaları yansıtırcasına daha organik ve korkunç bir hal alıyorlar. Aklıma doğal olarak DEAD RINGERS geldi. Joyce Carol Oates'in de kitabı, Cronenberg'in, yine oldukça organik ve jinekolojiyi ele alan filmini izledikten sonra yazdığını düşünmüyor değilim. Cronenberg hikayeyi ikizlerin gözünden anlatırken J. C. Oates, iki kardeş arasında sıkışan genç bir kadına odaklanıyor. Ağrıyan ve canını yakan karnını göstermek ve erken dönem hamilelikle parazit fetüs arasında yaşadığı karmaşayı resmetmek için Chloé'yi hikayenin merkezine yerleştirmem önemliydi.
PSİKANALİZ
Uzun zamandır psikanaliz terapi deneyimini filme almak istiyordum. Chloé, doktorunun karşısına oturmuş rüyalarını, duygularını, hislerini, ailesini anlatıyor... Seyirci onun özel hayatına dahil oluyor ve endişelenmeye başlıyor: Bir buçuk saat bunu mu seyredeceğim? Kendimi, tanımlanmış kodlarla oluşturulmuş nötr ve statik bir yapıyla temsil edilen klasik analitik yoruma hapsetmek istemedim. Daha akıcı bir şeyi yakalamaya çalıştım. Seyircinin Chloé'nin terapisini, bir psikiyatristin hastalarını dinlediği şekilde akıcı bir zeminde takip etmesini istedim. İlk seanslardaki görsel efektler ve değişen bakış açıları neredeyse tamamen diyalogların antitezi mahiyetinde. Filmin daha dikkatli bir ikinci izlemede, her şeyi ilk on dakikada söylediğini göreceksiniz. Ama bunu duymak zorunda değilsiniz.
İKİLİ YAŞAM
Louis karakteri, Chloé'nin kendine Paul ile deneyimlemekten alıkoyduğu arzularını ve fantezilerini yaşamasına izin verdiği bir avatar olarak görülebilir. Ancak gerçek şu ki, Paul'a duyduğu sevgi onu daha tatmin edici, yoğun ve yasaksız bir cinsellik yaşamaktan alıkoyuyor. Filmlerim her zaman, gerçeklikle başa çıkabilmek için fanteziye duyduğumuz ihtiyaç üzerinedir. Herhangi bir ilişkide, mutlu ilişkiler dahil, hem öfke vardır, hem de fantezilerimizi açığa çıkarabilecek bir zihinsel alana ihtiyaç duyarız. Partnerimiz hiçbir zaman tüm arzularımızı yerine getiremez. Çoğu zaman daha fazlasına ya da daha farklı bir şeye ihtiyaç duyarız.
ZİHİNSEL BİR GERİLİM
İlk on dakikadaki gerilimli sübjektiflik, filmin tamamına yayılıyor. Chloé'yi lineer bir düzlemde takip etmek istedim. Filmde zihinsel ve fantezilerle bezeli patinajlarla bütünlenen akışkan bir gerçekliğe demir atmış da olsam, gerilim dinamikleriyle oynayarak anlatımsal bir gerilim yaratmak istedim. Bu sayede tamamen gerçekçi bir yaklaşımdan uzaklaşıp, karakterin hayal dünyasıyla flörtleşebildim. Dışarıdan gelen tehlike ve tehditlerin Chloé'nin içinde yaşadığı kaosu ortaya çıkarması fikrini sevdim.
YÖNETMENLİK
FRANTZ gibi kısıtlayıcı ve klasik bir filmden sonra Chloé'nin hayal dünyasına dalmam, bana daha cesur stilistik tercihler yapma fırsatı sağladı. TUTKU OYUNU, özünde zihinsel bir hikaye. Ben de bu hikayeyi, mimari bir düzende, simetriyle, yansımalarla ve geometriyle oynayarak yönetmek istedim. Tüm set, sanki beyin bir düşünceyi oluşturuyormuşçasına, bir şeyler daima inşa ediliyormuşçasına kuruldu. Son birkaç filmimi 35mm çektim ama daha keskin, daha çağdaş, yer yer bir cerrah titizliğinde ama estetik olarak her zaman tatmin edici görüntüler yakalayabilmek için TUTKU OYUNU ile dijitale ve sinemaskopa döndüm.
PAUL / LOUIS
Chloé ile ilişkisinin sahici olabilmesi, Paul'un iyi bir psikoterapist olmasından geçiyordu. Öte yandan Louis, psikanalizin tüm kurallarını ve yapısını hiçe sayıyor. Boyunu aşan iddialarda ve yorumlarda bulunuyor. İlk seanslarında Chloé'yi tanıdığı imasında bulunarak seyirciyi gerçekten Paul olup olamayacağı konusunda düşündürüyor. Louis sanki Paul'un söylemediklerini yüksek sesle, hem de vahşice, tabuları yıkıp, süperego tanımaksızın dile getiriyor. Kardeşlere dair her şeyi aynalardaki görüntülerde, özellikle de dekorlarda buluyoruz. Paul'un terapi odası rahat ve davetkar, deri mobilyalar, lüks halılar ve sıcak renklerle dolu. Louis'nin terapi odası ise mermerle döşeli, soğuk renklerle ve sahte çiçeklerle dolu. Aynalara gelince... Paul'un aynaları yatayken, Louis'ninkiler dikey.
ANNELER
Chloé'nin hayatındaki üç kadın da anne figürü olarak görülebilir. Komşuyu oynayan Myriam Boyer, her şeye müdahil olan, hafif grotesk, başkalarının derdiyle kendini heder eden, içini doldurduğu kedisiyle hafiften cadı havasına sahip bir anne. Myriam Boyer'in sesi hep hoşuma gitmiştir. En kısa sürede karakterini inşa ediyor. Rahatsız edici bir karakteri oynamasına rağmen filme ufak bir mizah ve renk getiren tek karakter o. Jacqueline Bisset ise, Chloé'nin filmin başında Paul ile yaptığı ilk seansta bahsettiği gerçek annesi, ortalıkta gözükmeyen annesi. Onun fantezi dünyasında bu anaç figür Bayan Schenker oluyor. Jacqueline Bisset, Anglosakson çekiciliğiyle, kedi gibi güzelliğiyle ve Marine'e benzeyen yüz hatları, teni, çilleri ve delici bakışlarıyla bu rol için en doğru isimdi. Dominique Reymond, klinikteki anne. Chloé'ye durumuyla ilgili nazikçe ama duygusal bir bağ kurmadan bilgi veren kişi. Dominique'in role getirdiği havayı ve boşluk hissini seviyorum.
SON SAHNE
İkizler üzerine araştırma yaparken parazit ikizlerin varlığını öğrendim. Adaptasyonumu yaparken evreka! anımdı bu çünkü bize o zamana kadar gördüğümüzden daha fantastik ve korkunç bir gerçekliğin yolunu açtı. Bu son, doğanın derinliğinin bedenlerimize neler yapabileceğini gösteriyor. Filmin sonunda bir huzur buluyoruz. Rahatsızlığı teşhis edilip tedavi ediliyor, bir şeyler yerli yerine oturuyor gibi oluyor. Ama her şey de çözülmüyor. Chloé, hala bir boşluk hissediyor. Bu sonu ne negatif ne de pozitif görüyorum. Tıpkı cinsellikteki gibi sert ve amansız, bilinçaltında ve arzuyla dolu.
François Ozon ile yeniden çalışmak nasıldı?
GENÇ VE GÜZEL'den sonra François da ben de başka filmler yaptık. Benim bir de çocuğum oldu. Birlikte yeniden bir film yapma fikri çok heyecan vericiydi. Projenin doğası düşünüldüğünde François, kaygılarımdan arınmış olmamı, role hazır ve istekli olmamı bekliyordu. Ben de öyleydim. GENÇ VE GÜZEL'i çektiğimiz günlerden harika anılarım vardı. TUTKU OYUNU'nu çekmekten daha fazla keyif aldım. Aramızda yeni bir seviyede suç ortaklığı ve güven oluştu.
Chloé karakterine nasıl büründünüz?
Önce François'nın senaryosunu, ardından Joyce Carol Oates'in kitabını okudum. François'nın yaptığı serbest uyarlamayı okumak oldukça keyifliydi. Joyce Carol Oates, bu kadına ve bu iki adamda aradıklarına dair inanılmaz bir psikolojik sezgi veriyor. Chloé karakterini ete kemiğe büründürmemde en büyük yardımcı bu oldu.
Rolü sizi için çekici kılan neydi?
Ağır bir rol olması, çeşitli yorumlara izin vermesi ve bana, oyunculuğumu yepyeni şekillerde ifade etme fırsatı vermiş olması. Chloé, çelişkilerle dolu. Hikayesi, dualitesi, kırılganlığı ve hassaslığı bana çok çekici geliyor. Tüm bu özellikleri onu hakikat arayışını dokunaklı bir hale de getiriyor.
Karakterinizin evrimi somut detaylarla gösteriliyor: Saçlarında ve elbiselerindeki değişiklik, kadınlığını farklı biçimlerde ifade edişi...
Ya da feminenliğinin olmaması... Chloé'nin kadınlığı yavaş yavaş gelişiyor. Kısa, oğlansı saç kesimini sevdik. François, kostüm tasarımcısı Pascaline Chavanne ve ben, başta Chloé'nin daha sıradan giyinmesini tercih ettik.
François Ozon'un oyuncu yönetimini nasıl tarif edersiniz?
François, sette çok konuşan biri değil. Ne istediğini çok kesin olarak söylüyor ama işlerin özgürce kendi düzenlerini bulmalarına da izin veriyor. Her zaman kameranın arkasında, her zaman oyuncularının yanında. Varlığını güçlü şekilde hissediyoruz. Arada hiçbir engel olmadan, fiziksel olarak bizimle birlikte.
Çekimlerden bahsedebilir misiniz?
Önce Paul ile olan tüm sahneleri, sonra da Louis ile olan tüm sahneleri çektik. Paul ile Louis arasında gidip gelmeme neden olacak bir mekik dokuma yaşamayınca Chloé'nin karakterini ve her iki adamla kurduğu ilişkiyi daha rahat kurdum. Çekimlerin ilk günlerinde Paul ile psikanaliz sahnesini çekmek role girmemi hızlandırdı. Karakterin devamlılığını sağlamak adına önemli bir adım oldu.
Fransız auter François Ozon'un türler arasında yolculuk yaptığı sürprizlerle dolu gerilim filminin prömiyeri Cannes Film Festivali'nde gerçekleştirildi.
Terapist: Ne yazık ki Chloé, canavar diye bir şey yok. Sadece insanlar var.
François Ozon ile röportaj
JOYCE CAROL OATES
Duyarlı yazı stili, keskin psikolojik gözlemleri, karmaşık karakterler ve zeki hikayeleriyle Joyce Carol Oates'u uzun süredir ilgiyle takip ediyorum. Grafoman olduğu gerçeği de beni her zaman ona yakın hissettirmiştir. Rosamond Smith mahlasıyla da yazdığını öğrendiğimde, onun uçsuz bucaksız hayal gücünün filme sağlayacağı katkıyı bildiğimden anında bu ''minör kitaplar''ın dünyasına daldım. O sırada Lives of the Twins'e denk geldim. Kitabın ana hikayesine sadık kaldım (Bir kadın, daha sonra sevgilisi olacak psikiyatristinin, yine psikiyatrist olan bir kardeşi olduğunu öğrenir). Joyce Carol Oates, hikayeyi daha gerçekçi bir pencereden anlatırken ben hikayeyi Fransa'ya uyarlayıp, sondaki tıbbi açıklamayı ekleyerek daha çok hikayenin mental yanlarına eğildim. Film yine de yazarın en sevdiği konulara değinmekten imtina etmiyor: Nevrozlar, seks ve bölünmüş kişiliğin karanlık yanları...
İKİZLER
İkizler konusunu büyüleyici, korkunç ve sanatsal bir şey olarak işlemek istedim. Chloé'nin müzede çalışmasına karar verdim. Koruduğu sanat, Chloé'yi zehirlemeye başlıyor. Filmin başında, müzedeki eserler estetik olarak nispeten memnun ediciyken film ilerledikçe bu eserler, Chloé'nin içinde kopan fırtınaları yansıtırcasına daha organik ve korkunç bir hal alıyorlar. Aklıma doğal olarak DEAD RINGERS geldi. Joyce Carol Oates'in de kitabı, Cronenberg'in, yine oldukça organik ve jinekolojiyi ele alan filmini izledikten sonra yazdığını düşünmüyor değilim. Cronenberg hikayeyi ikizlerin gözünden anlatırken J. C. Oates, iki kardeş arasında sıkışan genç bir kadına odaklanıyor. Ağrıyan ve canını yakan karnını göstermek ve erken dönem hamilelikle parazit fetüs arasında yaşadığı karmaşayı resmetmek için Chloé'yi hikayenin merkezine yerleştirmem önemliydi.
PSİKANALİZ
Uzun zamandır psikanaliz terapi deneyimini filme almak istiyordum. Chloé, doktorunun karşısına oturmuş rüyalarını, duygularını, hislerini, ailesini anlatıyor... Seyirci onun özel hayatına dahil oluyor ve endişelenmeye başlıyor: Bir buçuk saat bunu mu seyredeceğim? Kendimi, tanımlanmış kodlarla oluşturulmuş nötr ve statik bir yapıyla temsil edilen klasik analitik yoruma hapsetmek istemedim. Daha akıcı bir şeyi yakalamaya çalıştım. Seyircinin Chloé'nin terapisini, bir psikiyatristin hastalarını dinlediği şekilde akıcı bir zeminde takip etmesini istedim. İlk seanslardaki görsel efektler ve değişen bakış açıları neredeyse tamamen diyalogların antitezi mahiyetinde. Filmin daha dikkatli bir ikinci izlemede, her şeyi ilk on dakikada söylediğini göreceksiniz. Ama bunu duymak zorunda değilsiniz.
İKİLİ YAŞAM
Louis karakteri, Chloé'nin kendine Paul ile deneyimlemekten alıkoyduğu arzularını ve fantezilerini yaşamasına izin verdiği bir avatar olarak görülebilir. Ancak gerçek şu ki, Paul'a duyduğu sevgi onu daha tatmin edici, yoğun ve yasaksız bir cinsellik yaşamaktan alıkoyuyor. Filmlerim her zaman, gerçeklikle başa çıkabilmek için fanteziye duyduğumuz ihtiyaç üzerinedir. Herhangi bir ilişkide, mutlu ilişkiler dahil, hem öfke vardır, hem de fantezilerimizi açığa çıkarabilecek bir zihinsel alana ihtiyaç duyarız. Partnerimiz hiçbir zaman tüm arzularımızı yerine getiremez. Çoğu zaman daha fazlasına ya da daha farklı bir şeye ihtiyaç duyarız.
ZİHİNSEL BİR GERİLİM
İlk on dakikadaki gerilimli sübjektiflik, filmin tamamına yayılıyor. Chloé'yi lineer bir düzlemde takip etmek istedim. Filmde zihinsel ve fantezilerle bezeli patinajlarla bütünlenen akışkan bir gerçekliğe demir atmış da olsam, gerilim dinamikleriyle oynayarak anlatımsal bir gerilim yaratmak istedim. Bu sayede tamamen gerçekçi bir yaklaşımdan uzaklaşıp, karakterin hayal dünyasıyla flörtleşebildim. Dışarıdan gelen tehlike ve tehditlerin Chloé'nin içinde yaşadığı kaosu ortaya çıkarması fikrini sevdim.
YÖNETMENLİK
FRANTZ gibi kısıtlayıcı ve klasik bir filmden sonra Chloé'nin hayal dünyasına dalmam, bana daha cesur stilistik tercihler yapma fırsatı sağladı. TUTKU OYUNU, özünde zihinsel bir hikaye. Ben de bu hikayeyi, mimari bir düzende, simetriyle, yansımalarla ve geometriyle oynayarak yönetmek istedim. Tüm set, sanki beyin bir düşünceyi oluşturuyormuşçasına, bir şeyler daima inşa ediliyormuşçasına kuruldu. Son birkaç filmimi 35mm çektim ama daha keskin, daha çağdaş, yer yer bir cerrah titizliğinde ama estetik olarak her zaman tatmin edici görüntüler yakalayabilmek için TUTKU OYUNU ile dijitale ve sinemaskopa döndüm.
PAUL / LOUIS
Chloé ile ilişkisinin sahici olabilmesi, Paul'un iyi bir psikoterapist olmasından geçiyordu. Öte yandan Louis, psikanalizin tüm kurallarını ve yapısını hiçe sayıyor. Boyunu aşan iddialarda ve yorumlarda bulunuyor. İlk seanslarında Chloé'yi tanıdığı imasında bulunarak seyirciyi gerçekten Paul olup olamayacağı konusunda düşündürüyor. Louis sanki Paul'un söylemediklerini yüksek sesle, hem de vahşice, tabuları yıkıp, süperego tanımaksızın dile getiriyor. Kardeşlere dair her şeyi aynalardaki görüntülerde, özellikle de dekorlarda buluyoruz. Paul'un terapi odası rahat ve davetkar, deri mobilyalar, lüks halılar ve sıcak renklerle dolu. Louis'nin terapi odası ise mermerle döşeli, soğuk renklerle ve sahte çiçeklerle dolu. Aynalara gelince... Paul'un aynaları yatayken, Louis'ninkiler dikey.
ANNELER
Chloé'nin hayatındaki üç kadın da anne figürü olarak görülebilir. Komşuyu oynayan Myriam Boyer, her şeye müdahil olan, hafif grotesk, başkalarının derdiyle kendini heder eden, içini doldurduğu kedisiyle hafiften cadı havasına sahip bir anne. Myriam Boyer'in sesi hep hoşuma gitmiştir. En kısa sürede karakterini inşa ediyor. Rahatsız edici bir karakteri oynamasına rağmen filme ufak bir mizah ve renk getiren tek karakter o. Jacqueline Bisset ise, Chloé'nin filmin başında Paul ile yaptığı ilk seansta bahsettiği gerçek annesi, ortalıkta gözükmeyen annesi. Onun fantezi dünyasında bu anaç figür Bayan Schenker oluyor. Jacqueline Bisset, Anglosakson çekiciliğiyle, kedi gibi güzelliğiyle ve Marine'e benzeyen yüz hatları, teni, çilleri ve delici bakışlarıyla bu rol için en doğru isimdi. Dominique Reymond, klinikteki anne. Chloé'ye durumuyla ilgili nazikçe ama duygusal bir bağ kurmadan bilgi veren kişi. Dominique'in role getirdiği havayı ve boşluk hissini seviyorum.
SON SAHNE
İkizler üzerine araştırma yaparken parazit ikizlerin varlığını öğrendim. Adaptasyonumu yaparken evreka! anımdı bu çünkü bize o zamana kadar gördüğümüzden daha fantastik ve korkunç bir gerçekliğin yolunu açtı. Bu son, doğanın derinliğinin bedenlerimize neler yapabileceğini gösteriyor. Filmin sonunda bir huzur buluyoruz. Rahatsızlığı teşhis edilip tedavi ediliyor, bir şeyler yerli yerine oturuyor gibi oluyor. Ama her şey de çözülmüyor. Chloé, hala bir boşluk hissediyor. Bu sonu ne negatif ne de pozitif görüyorum. Tıpkı cinsellikteki gibi sert ve amansız, bilinçaltında ve arzuyla dolu.
Marine Vacth ile röportaj
François Ozon ile yeniden çalışmak nasıldı?
GENÇ VE GÜZEL'den sonra François da ben de başka filmler yaptık. Benim bir de çocuğum oldu. Birlikte yeniden bir film yapma fikri çok heyecan vericiydi. Projenin doğası düşünüldüğünde François, kaygılarımdan arınmış olmamı, role hazır ve istekli olmamı bekliyordu. Ben de öyleydim. GENÇ VE GÜZEL'i çektiğimiz günlerden harika anılarım vardı. TUTKU OYUNU'nu çekmekten daha fazla keyif aldım. Aramızda yeni bir seviyede suç ortaklığı ve güven oluştu.
Chloé karakterine nasıl büründünüz?
Önce François'nın senaryosunu, ardından Joyce Carol Oates'in kitabını okudum. François'nın yaptığı serbest uyarlamayı okumak oldukça keyifliydi. Joyce Carol Oates, bu kadına ve bu iki adamda aradıklarına dair inanılmaz bir psikolojik sezgi veriyor. Chloé karakterini ete kemiğe büründürmemde en büyük yardımcı bu oldu.
Rolü sizi için çekici kılan neydi?
Ağır bir rol olması, çeşitli yorumlara izin vermesi ve bana, oyunculuğumu yepyeni şekillerde ifade etme fırsatı vermiş olması. Chloé, çelişkilerle dolu. Hikayesi, dualitesi, kırılganlığı ve hassaslığı bana çok çekici geliyor. Tüm bu özellikleri onu hakikat arayışını dokunaklı bir hale de getiriyor.
Karakterinizin evrimi somut detaylarla gösteriliyor: Saçlarında ve elbiselerindeki değişiklik, kadınlığını farklı biçimlerde ifade edişi...
Ya da feminenliğinin olmaması... Chloé'nin kadınlığı yavaş yavaş gelişiyor. Kısa, oğlansı saç kesimini sevdik. François, kostüm tasarımcısı Pascaline Chavanne ve ben, başta Chloé'nin daha sıradan giyinmesini tercih ettik.
François Ozon'un oyuncu yönetimini nasıl tarif edersiniz?
François, sette çok konuşan biri değil. Ne istediğini çok kesin olarak söylüyor ama işlerin özgürce kendi düzenlerini bulmalarına da izin veriyor. Her zaman kameranın arkasında, her zaman oyuncularının yanında. Varlığını güçlü şekilde hissediyoruz. Arada hiçbir engel olmadan, fiziksel olarak bizimle birlikte.
Çekimlerden bahsedebilir misiniz?
Önce Paul ile olan tüm sahneleri, sonra da Louis ile olan tüm sahneleri çektik. Paul ile Louis arasında gidip gelmeme neden olacak bir mekik dokuma yaşamayınca Chloé'nin karakterini ve her iki adamla kurduğu ilişkiyi daha rahat kurdum. Çekimlerin ilk günlerinde Paul ile psikanaliz sahnesini çekmek role girmemi hızlandırdı. Karakterin devamlılığını sağlamak adına önemli bir adım oldu.
L'amant double / Amant Double / The Double Lover (Tutku Oyunu) Official Trailer
L'amant double / Amant Double / The Double Lover (Tutku Oyunu) Türkçe Altyazılı Resmi Fragman
Yazar Hakkında: "MelisaFilm merkezi olmayan, yeni fikirlere yelken açan, alternatif üretim fikirleri geliştiren bağımsız bir yapıdır."
MelisaFilm'i Twitter'dan takip etmek isterseniz: @MelisaFilm
0 Yorumlar