Benden Bu Kadar


as good as it gets
As Good As It Gets

İki kere Oscar Akademi En İyi Aktör Ödülü, bir kere de Oscar Akademi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü ile toplamda üç Oscar Ödülü almış Jack Nicholson...

As Good As It Gets ( Benden Bu Kadar ), 1997 ABD yapımı olup yönetmenliğini James L. Brooks yapmıştır.

as good as it gets
As Good As It Gets

1997 yılında 7 dalda Oscar'a aday gösterilen film, En İyi Erkek Oyuncu Oscar Ödülü Jack Nicholson; En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü'nü de Helen Hunt'a kazandırarak iki Oscar almıştır. Unutulmaması gereken şu ki; En İyi Film dalında Oscar alamamasının en büyük nedeni Hollywood Sinemasının gelmiş geçmiş en lerinden olan Titanic gibi çok güçlü bir rakibinin olmasıydı. Fakat yine de Helen Hunt'ın, Kate Winslet'i geride bırakması ve büyük üstat Nick'in muhteşem performansı şapka çıkarılacak türden.

as good as it gets
As Good As It Gets

''Bunu bu kadar zorlaştıran, başınıza kötü bir şey gelmiş olması değil sadece başka herkesin başına iyi şeyler geliyor oluşuna sinirlenmeniz.''
Melvin Udall

Melvin Udall ( Jack Nicholson ), ırkçı, homofobik, antisemitik, bencil, obsesif kompulsif bozukluğu olan ve insanları hiç sevmeyen New York'lu çok ünlü ve zengin bir aşk romanı yazarıdır. Etrafında onu seven kimse olmamasına rağmen okurları ona hayrandır. Udall, sahip olduğu korkular sebebiyle evinin kapısını tam beş kez kilitleyip ve ışıkları da beş kez açıp kapatmakta, Yahudilerden ve siyahilerden nefret etmekte ve tüm bu özelliklerini hiçbir şekilde gizlememektedir. Sabah uyandığında terliklerini giyerken ayaklarını önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa çarparak giymek, her sabah kahvaltısını aynı restoranda aynı masada ve servisi de aynı garsonun Carol Connelly
( Helen Hunt ) yapmasını istemektedir.

Carol, hasta bir çocuğu olan ve varoşlarda yaşayan orta halli ve dul bir kadındır.
Her gün Udall'a tahammül etmektedir.

Hayatını sürekli takıntıları ile yöneten ve hiçbir değişikliğe açık olmayan Udall'ın hayatı önce eşcinsel ressam komşusunun Simon Bishop ( Greg Kinnear ) evinde saldırıya uğrayıp hastaneye kaldırılması ve daha sonra da servisini yapan garson kadının çocuğunun hastalanıp da restorana gelememesi ile alt üst olur.

As Good As It Gets, bu üç farklı tipin Baltimore'a yaptıkları mecburi seyahat ve yakınlaşmaları üzerine kurulur.

Melvin Udall: Burası hapsolmuş gibi hissettiriyor. Gel biraz yürüyelim.
Carol Connelly: Saat sabahın dördü. Yürüyüş fikri biraz çılgınlık gibi geliyor. Sence sakıncası yoksa.
Melvin Udall: Şayet bahane istiyorsan.. köşede bir fırın var ve birazdan açılacak. Böylece çılgın gibi değil, sadece taze çörek seven iki insan gibi görünürüz.

Melvin, Carol'u çok güzel ve pahalı bir restorana götürmüştür.
Carol Connelly: Çok seksi.. Harika görünüyorsun. Dans etmek ister misin?
Melvin Udall: Seni buraya getirdiğimden beri bunu düşünüyordum ben de.
Carol Connelly: ( Masadan kalkma pozisyonunda hareketlenir ) Yani?
Melvin Udall: Hayır.
Melvin Udall: Bu mekanın kurallarını anlayamıyorum. Bana yeni bir elbise aldırıyorlar ama seni bu ev elbisesiyle içeri alıyorlar. Hiç anlamıyorum.
( Carol tekrar ayaklanır )
Melvin Udall: Ne? Dur. Hayır, bekle. Ne oldu? Nereye gidiyorsun? Hayır, neden? Onu demek istemedim. Yani... Otursana. Hala pis pis bakabilirsin bana. Sadece otur ve sonra da istediğini yap.
Carol Connelly: Bana bir iltifat borçlusun, Melvin. Bir tane istiyorum. Çabucak.
Carol Connelly: Söylediğin şey, duygularımı ne kadar incitti bilemezsin.
Melvin Udall: İnsanlar onlara ihtiyacın olduğunu anladıkları anda, çekip gitmekle tehdit ederler.
Carol Connelly: İltifat demek, bir başkası hakkında hoş bir şeyler söylemek demektir. Şimdi ya da hiç.
Melvin Udall: Tamam.
( Carol tekrar oturur )
Carol Connelly: Ve içinden gelerek söyleyeceksin.
Melvin Udall: Önce sipariş verebilir miyiz?
Carol Connelly: Ooopps tamam.
Melvin Udall: Pekala, şimdi..
Melvin Udall: Senin için gerçekten harika bir iltifat hazırladım ve tamamen de gerçek.
Carol Connelly: Berbat bir şeyler söyleyeceksin diye o kadar korkuyorum ki.
Melvin Udall: Karamsar olma. Hiç senin tarzın değil. Peki. Başlıyorum. Belli ki bir hataydı. Nasıl desem... Bir hastalığım var. Doktorum, her zaman gittiğim bir psikolog benzer vakaların yüzde 50-60'ının ilaçların faydasını gördüğünü söyler. Ben haplardan nefret ederim. Haplar gerçekten tehlikeli şeylerdir. Haplarla ilgili kullanabileceğim tek sözcük budur. Nefret. İltifatıma gelince, bana gelip ''asla'' dediğin o gece...
Melvin Udall: Tamam, neyse işte, sen de oradaydın, ne söylediğini biliyorsun. Sana iltifatım şu ki...
Ertesi sabah hapları kullanmaya başladım.
Carol Connelly: Bunun neresi bana iltifat onu anlamadım pek.
Melvin Udall: Daha iyi bir adam olabilmeyi arzulatıyorsun bana.
( Derin sessizlik )
Carol Connelly: Bu belki de hayatım boyunca duyduğum en harika iltifat.

Neredeyse 3 karakter ile 140 dakika boyunca hiç sıkılmadan bir film izlenir mi?

Cevabım kocaman bir evet.

Ve Benden Bu Kadar. İyi seyirler...


benden bu kadar
Benden Bu Kadar