Büyük Açık


the big short-buyuk acik
The Big Short-Büyük Açık

''Başımızı derde sokan bilmediğimiz şeyler değil, başımıza asla gelmeyeceğinden emin olduklarımızdır.''
Mark Twain

the big short
The Big Short

The Big Short: Inside the Doomsday Machine (Büyük Açık), Michael Lewis'in çok satan kitabından beyazperdeye uyarlanan, Adam McKay ve Charles Randolph'un senaristliğini birlikte yaptıkları ve yine Adam McKay'ın yönetmenliğini üstlendiği, kadrosunda:
The Visionary (Vizyoner) Dr. (Doktor) Michael J. Burry rolüyle Christian Bale,

the big short christian bale
The Big Short Christian Bale

The Maverick (Özgür Ruh) Mark Baum rolüyle Steve Carell,

the big short steve carell
The Big Short Steve Carell

The Opportunist (Fırsatçı) Jared Vennett rolüyle Ryan Gosling,

the big short ryan gosling
The Big Short Ryan Gosling

The Intellect (Entel) Ben Rickert rolüyle Brad Pitt,

the big short brad pitt
The Big Short Brad Pitt

Georgia Hale rolüyle Melissa Leo, Porter Collins rolüyle Hamish Linklater, Charlie Geller rolüyle John Magaro, Danny Moses rolüyle Rafe Spall, Vinnie Daniel rolüyle Jeremy Strong, Cynthia Baum rolüyle Marisa Tomei, Jamie Shipley rolüyle Finn Wittrock, Michael Burry's Mom (Michael Burry'nin Annesi) rolüyle Shauna Rappold, Michael Burry's Dad (Michael Burry'nin Babası) rolüyle Brandon Stacy, Michael Burry's Wife (Michael Burry'nin Karısı) rolüyle Jae Suh Park, Burry's Assistant (Burry'ninn Yardımcısı) rolüyle Dave Davis, Nicolas Burry rolüyle Colin Lawless, Young (Genç) Michael Burry rolüyle Aiden Flowers, Lewis Ranieri rolüyle Rudy Eisenzopf, Paul Baum rolüyle Peter Epstein, Mark Baum's Mom (Mark Baum'un Annesi) rolüyle Carrie Lazar, Kathy Tao rolüyle Adepero Oduye, Jarred's Assistant (Jarred'in Yardımcısı) Chris rolüyle Jeffry Griffin, Ted Jiang rolüyle Stanley Wong, Martin Blaine rolüyle Wayne Pére, Noah rolüyle Ilan Srulovicz, Evie rolüyle Karen Gillan, Mr. (Bay) Chau rolüyle Byron Mann, Casey rolüyle Lyle Brocato, Bruce Miller rolüyle Tony Bentley, Anthony Bourdain, Margot Robbie, Selena Gomez ve Richard Thaler gibi oyuncuların yer aldığı 2015 Amerikan yapımı biyografi, dram filmidir.

''This is a true story (Gerçek bir hikaye)''

the big short
The Big Short

''If you can't beat the banks, make them pay (Eğer bankalarla baş edemiyorsan, ödemelerini sağla)''
the big short
The Big Short
buyuk acik
Büyük Açık
the big short
The Big Short

Based on a True Story (Gerçek Bir Hikayeden Uyarlanmıştır)

Emekli bir banka müdürü gözü ile film ABD de başlayıp kısa zamanda tüm dünyayı saran ekonomik krizin neden, nasıl ve ne şekilde çıkıp geliştiğini ve sonuçlarını çok anlaşılır ve doğru bir biçimde, bunun yanında ilkokul mezunu birinin bile anlayabileceği şekilde sadeleşmiş olarak anlatmakta. Bununla birlikte vahşi kapitalizmin kabesi sayılan Wall Street'in para kazanmak ve bunu sürdürebilmek için hiç çekinmeden kolayca illegal yollara sapabileceğini,dünyanın en güvenilir rating kuruluşlarının yatırımcılarını üzmemek, karlılık ve varlıklarını sürdürebilmek amacıyla tüm dünyayı ateşe atma konusunda zerre kadar tereddüt etmeden yalan dolan ve sahtekarlık enstrümanlarına sarılabildiklerini göstermesi açısından da mükemmel bir yapıt. Bankacılıkta karlılığa ve kazanmaya giden yolları bulma konusunda sınır yoktur. Sürekli olarak yeni ürünler piyasaya sürerek yatırımcılar tahrik edilir ve sistem içerisine çekilir. Sonuçta aslolan kurumun kazanmasıdır ve yatırımcı çok da önemli değildir. Şimdi gelelim yatırımcılık ve finans piyasaları ile pek ilgisi olmayan izleyiciler için Mortgage krizi ve filmin anlaşılır biçimde teknik analizine.

Kredi krizi nedir?


Kredi krizi, tüm dünyayı ilgilendiren bir finansal fiyaskodur. İlgili terimleri muhtemelen duymuşsunuzdur: Sub-prime mortgage'ler, Teminatlandırılmış borç yükümlülükleri (CDO), Donmuş kredi piyasaları ve Kredi Temerrüt Swapları (CDS).

Peki bu krizden kimler etkilendi?

HERKES!

Kriz nasıl gerçekleşti?

Şöyle:

Kredi krizinde iki grup insan bir araya gelmektedir: Ev sahipleri ve yatırımcılar. Ev sahipleri ipotekli evlerini, yatırımcılar ise paralarını temsil ediyor. İpotekler evleri temsil ediyor,para ise büyük kuruluşları. Emeklilik fonları, sigorta şirketleri, devlet fonları, yatırım ortaklıkları vs. Bu farklı gruplar finansal sistem tarafından, bir grup banka ve broker tarafından bir araya getirildi. Yani bilinen adıyla Wall Street tarafından. Öyle gözükmese de aslında Wall Street'teki bu bankalar vatandaşların evleriyle yakın bir ilişki içerisindeydi. Nasıl olduğunu anlamak için biraz başa dönelim.

Yıllar önce, yatırımcılar banknot yığınlarının üzerinde oturup paralarını değerlendirecek iyi bir yatırım aracı arıyorlardı. Geleneksel olarak FED'e giderek en güvenli yatırım aracı olduğuna inanılan hazine bonosu alıyorlardı. Ancak 2000 yılındaki ''Nokta-com'' krizi ve 11 Eylül'ün sonucunda ekonomiyi güçlü tutmak için FED Başkanı Greenspan faizleri %1'e indirdi. %1 faiz yatırımlar için çok düşük bir getiriydi. Dolayısyıla yatırımcılar ''Teşekkürler, almayalım'' dediler. Diğer tarafta ise bu durum Wall Street'teki bankaların %1 faizle borçlanabileceği anlamına geliyordu. Buna bir de Japonya, Çin ve Ortadoğu'daki sermayeyi ekleyelim. Böylece bol miktarda ucuz kredi oluştu. Bu da bankalar için borçlanmayı kolay hale getirdi. Ve ''kaldıraç'' ile çıldırmalarına yol açtı. Kaldıraç bir anlaşmanın sonuçlarını katlamaya yarar. Şöyle bir mantıkla çalışır:

Normal bir alışverişte 10.000 doları olan biri bu parayla bir adet kutu alsın. Sonra bu kutuyu 11.000 dolara satsın. 1.000 dolar kar etti, iyi bir iş. Fakat kaldıraç kullanarak cebinde 10.000 doları olan biri gidip 990.000 dolar borçlanabilir. Böylece elinde bir milyon dolar parası olur. Sonra bu parayla gidip 100 adet kutu alır. Bu kutuları 1.100.000 dolara satar. Aldığı 990.000 doları geri öder. 10.000 dolar da faiz öder. Böylece diğer adam 1.000 dolar kar ederken aynı parayla ikinci adam 90.000 dolar kar eder. Yani kaldıraç ''iyi'' bir işi ''harika'' bir işe dönüştürür. Bu bankaların başlıca para kazanma yöntemidir. Bu şekilde Wall Steet tonlarca kredi alarak ''harika'' işler yaptı, devasa kaldıraçlar kullandı. Sonra da borçlarını geri ödedi. Yatırımcılar bunu görüp bu işin bir parçası olmak istediler. Bu noktada Wall Street'in aklına bir fikir geldi:

Yatırımcıları ipotekler vasıtasıyla ev sahipleri ile buluşturmak.

Şöyle:

Bir aile peşinat biriktirip bir ev almak ister. Ve mortgage acentasıyla ile temasa geçer. Mortgage acentası aileyi mortgage kredisi verecek bir banka ile buluşturur. Acenta güzel bir komisyon alır, aile ev sahibi olur. Bu aile için harika bir şeydir zira ev fiyatları sürekli artmaktadır. Her şey yolundadır. Bir gün, krediyi veren bankaya bir yatırım bankasından telefon gelir: Yatırım bankası mortgage'i almak istemektedir. Banka mortgage alacaklarını yatırım bankasına iyi bir ücret karşılığında satar. Ardından yatırım bankası milyonlarca dolarlık binlerce mortgage alır. Tüm bunları şık bir kutuya koyar. Böylece kutudaki mortgage kredilerini almış olan ev sahipleri her ay taksitini yatırım bankasına aktarmaktadır. Yatırım bankası finans büyücülerini maharetlerini göstermeleri için bu kutuya gönderir. Onlar da kutuyu üçe dilime böler:

Güvenli, iyi ve riskli.

''Teminatlandırılmış Borç Yükümlülüğü. Bunu anlamak çok önemli çünkü konut krizini, ülke çapında ekonomik bir facia haline getiren buydu.''
Jared Vennett ( Ryan Gosling )

Sonra tekrar dilimleri birleştirirler. Adını da Teminatlandırılmış Borç Yükümlülüğü ya da CDO koyarlar. CDO'lar üç basamaklı tepsi gibi çalışır. Tepsilere para aktığında önce üstteki, sonra ortadaki dolar. Geriye kalanlar da en alttaki tepsiye gider. Para mortgage taksitlerini ödeyen ev sahiplerinden gelmektedir. Bazı ev sahipleri taksitlerini ödemezse tepsilere daha az para akar, ve en alttaki tepsi dolmayabilir. İşte bu yüzden en alttaki tepsi en riskli, en üstteki tepsi en güvenli olanıdır. En üstteki tepsi daha az getiri sağlarken, en alttaki en yüksek getiriyi verir. En üstteki tepsiyi daha da güvenli hale getirmek için bankalar küçük bir ücret karşılığında bunu sigortalarlar (CDS). Bankalar üzerine düşen her şeyi yaparlar, böylece kredi derecelendirme kuruluşları en üstteki dilime en yüksek not olan AAA (güvenli) notu verir. Ortadaki dilim BBB yani, hala iyi bir not alırken, riskli dilimi derecelendirme zahmetinde bulunmazlar. AAA notundan ötürü yatırım bankası bu dilimi sadece güvenli yatırım araçlarına yönelen kişilere satar. Ortadaki dilimi diğer bankalara, riskli dilimi de hedge fonlar ve diğer risk severlere satar. Yatırım bankası bu işten milyonlarca dolar para kazanır. Sonra da borçlarını geri öder. Sonunda yatırımcılar %1 faizli hazine bonosundan çok daha iyi bir yatırım aracı bulmuştur. Mutludurlar ve daha fazla CDO dilimi isterler. Yatırım bankası kredi veren bankayı arayıp daha fazla mortgage ister. Banka da mortgage acentasını arar, ancak acenta mortgage kredisi alacak kimseyi bulamaz. Çünkü mortgage kredisi alma yeterliliği olan herkes zaten almıştır. Ama bir fikirleri vardır: Ev sahipleri mortgage taksitlerini ödeyemese bile ipotekli ev bankaya kalmaktadır ve ev fiyatları da sürekli artmaktadır. Böyle bir teminat oluğu için bankalar mortgage kredilerine daha fazla risk yüklemeye başlar. Artık kredi vermek için ne peşinat, ne gelir beyanı, hiçbir evrak istememektedirler. Evet, gerçekten tam olarak böyle yapmışlardır. ''Prime mortgage'' olarak nitelenen sorumlu ev sahipleri yerine, ''Daha az sorumlu'' diyebileceğimiz kişilere ''sub-prime mortgage'' denilen krediden vermeye başlarlar.

İşte burası dönüm noktasıdır.

''Gerçekler şiir gibidir. Ve çoğu insan şiirden nefret eder.''

Her zamanki gibi mortgage acentası aileyi bankayla buluşturur, iyi bir ücret alır, aile büyük bir eve sahip olur. Krediyi veren banka mortgageyatırım bankasına satar. Yatırım bankası mortgage'leri CDO'ya çevirip dilimlere bölerek yatırımcılara satar. Herkes için her şey yolundadır ve herkese kazandırmaktadır. Kimse kaygı duymaz çünkü mortgage'i bir sonraki kişiye sattığında bu artık onun sorunudur. Ev sahipleri taksitlerini ödeyemezlerse, sorun değil! Herkes riski bir sonraki kişiye aktarmaktadır ve milyonlarca dolar kazanılmaktadır. Tıpkı bir saatli bomba ile ''elden ele'' oynamak gibi. Beklenen olur ve ev sahipleri taksitlerini ödeyememeye başlar. Bu sırada mortgage yatırım bankasındadır. İpotekli ev bankaya kalır. Aylık ödemelerinden biri bir eve dönüşmüştür. Sorun yoktur. Ev satılığa çıkarılır. Ancak bu durum sürekli tekrar etmeye başlar. Bu şekilde bir sürü ev satılığa çıkmaya başlar ve arz talebin önüne geçer. Artık ev fiyatları yükselmemektedir. Aksine, çakılmaktadır. Bu durum halen taksitlerini ödeyen mevcut ev sahipleri için de ilginç bir sorun yaratır. Mahallelerindeki evler satılığa çıktıkça kendi evlerinin de değeri düşer. Ev sahipleri düşünmeye başlar: Neden piyasada 90.000 dolar eden bir eve 300.000 dolar ödüyorum? Bunun çok mantıksız olduğunu düşünüp paraları olsa bile artık taksitlerini ödememeye başlarlar ve evlerinden çıkarlar. Borcunu ödeyemeyenlerin sayısı tüm ülkede artmakta ve fiyatlar hızla düşmektedir. Artık yatırım bankasının değersiz evlerle dolu koca bir kutusu vardır. Elindeki CDO'ları dostu yatırımcıya satmak ister ancak yatırımcı aptal değildir. ''Teşekkürler, almayayım'' der. Çünkü artık nakit akımının artık damla damla geldiğini bilmektedir. Yatırım bankası kime satmaya çalıştıysa hiçbiri onun saatli bombasını almak istemez. Yatırım bankası çılgına döner, çünkü bu bombayı almak için milyonlarca, hatta milyarlarca dolar borçlanmıştır. Borçlarını ödeyemez hale gelir. Ne yapsa bu durumdan kurtulamaz. Ancak bu konuda yalnız değildir. Yatırımcı da bu bombalardan binlerce almıştır. Mortgage kredisi veren banka da elindekileri satmaya çalışır ancak kimse almaz. Artık mortgage acentası da oyun dışıdır.

''Bu kapitalizmin ölümü gibi bir şey. Bu karanlık çağların yeniden gelmesi gibi.''
Charlie Geller ( John Magaro )

Tüm finansal sistem donar ve her yer kararmaya başlar. Herkes iflas etmeye başlar. Bitmedi. Yatırımcı ev sahibini arar ve yatırımlarının değerinin kalmadığını söyler. Ve krizin nasıl bir döngü içinde ilerlediğini görürsünüz.

Kredi Krizine Hoş Geldiniz :)

Ertan Gündoğdu

the big short
The Big Short

Yönetmen Adam McKay'ın yönettiği ilk dram filmi olan The Big Short (Büyük Açık) aynı zaman da 2013'te oyunculuğa ara verdiğini açıklayan Ryan Gosling'in bu tarihten sonra göründüğü ilk film olma özelliğini de taşıyor. Gosling'in yazıp yönettiği ilk uzun metraj denemesi 2014 yapımı Lost River (Kayıp Nehir) filmiyle görsel ve işitsel doyuruculukta hipnotik bir neon masal sunarak sinemaseverleri adeta mest ettiğini de hatırlatmakta fayda var.

En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Kurgu ile toplam 5 dalda Oscar'a aday gösterilen, Altın Küre'de En İyi Senaryo Ödülü'nü Aaron Sorkin'in Steve Jobs filmine kaptıran, BAFTA'da En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü'nü kazanırken, En İyi Kurgu Ödülü'nü Margaret Sixel imzalı Mad Max: Fury Road (Çılgın Max: Öfkeli Yollar) filmine kaptıran filmin Oscar Ödülleri'nde En İyi Film dalında The Revenant (Diriliş) ve Spotlight filmlerinin sıkı rakibi olduğunu, En İyi Kurgu dalında yine Mad Max: Fury Road ile kıyasıya bir yarış içerisinde doluğunu ve En İyi Uyarlama Senaryo dalında ise açık ara favorim olduğunu söylemeliyim.

Moneyball (Kazanma Sanatı) ve The Blind Side (Kör Nokta) kitaplarının yazarı Michael Lewis'in çok satan kitabına ve gerçek bir hikayeye dayanan filmde, sistemin çökeceğini ve dolayısıyla ekonominin küresel çöküşü ile dünyanın dağılmak üzere olduğunu fark eden ilk ve tek kişi olan ''Vizyoner'' Michael J. Burry (Christian Bale) ve onunla birlikte açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğine ant içmiş dünya ekonomisi hakkında belli bir bilgiye sahip, ancak bankacılık sektöründe yer almayan, ''Lider'' Mark Baum (Steve Carell), ''Köstebek'' Jared Vennett (Ryan Gosling) ve ''Danışman'' Ben Rickert (Brad Pitt) gibi insanların; büyük bankaların, medyanın ve hükümetin görmekten kaçındığı şey ile akıllarına gelen ''Büyük Açık'' fikri konu ediniyor. Her şeylerini kaybetmeyi göze alacak kadar cesur bu dörtlünün oluşan bu büyük açığı değerlendirebilmek için aldıkları riskler ve cesur yatırımları, onları her şeyi ve herkesi sorgulamalarının gerektiğiyle baş başa bırakırken, izleyicisini de modern bankacılığın karanlık ve hassas noktalarıyla yüzleştiriyor.

the big short
The Big Short

''Dışarıdaki bu kişiler merkezde değiller ve bunu bu yüzden görebildiler. Yaralanmış ve kusurlu kişiler. Onları sevmemizin nedeni de budur.''
Adam McKay

''Bu tuhaf tipler bir bahis olduğunu fark ediyor, bankalara karşı bankalarla. Michael Burry bir doğal affet. Aslında ihtisasında beyin cerrahisindeymiş. Ama sıkıldığı için bırakmış. Speed Metal dinleyen biri. Çoğu zaman ayakkabı giymiyor. Haftalarca aynı kıyafetleri giyiyor. Çok fazla zeki olduğu için yalnızlıktan hoşlanıyor. Brad Pitt'in canlandırdığı Ben Rickert dürüst bir bankacı. Ama işi bırakmış. Ben Rickert'ı hep silahını alarak başları derde girmiş gençlere yardım etmesi gereken eski silahşör olarak gördüm. Jared Vennett giyinmesini biliyor. Birçok farklı kişiyle konuşabilen biri. Başından itibaren onun Ryan Gosling olması gerekiyor gibiydi. Mark Baum, sisteme güvenmeyen öfkeli biri. Baum, fikrini saklamıyor, aptalları çekmiyor, gerçeği söylüyor.''
Michael Lewis

''Genelde filmde gördüğünüz Wall Street'tekilerin kendilerini mükemmel sanmalarıdır. Bu adamlar dışarıdan. Michael Burry sıradan bir Wall Street'liden çok farklı.''
Christian Bale

''Üç ayrı ekipler. Her ekibin farklı bir yaklaşımı var ve Mark'ın ekibi, biraz daha gürültülü. Mark Baum, yanlış yapan insanları cezalandırmak istiyor. Başarma olasılığı olmayan bir kahraman gibi.''
Steve Carell

''Bu kişiler, ekonominin merkezindeki dev yalanı gördüler. Ve bunu diğer safların yapmayı hiç düşünmediği bir şeyi yaparken gördüler. İncelediler. Jared'ın dünyasının dışına çıkması ve ortaklar aramaya başlaması gerekiyor. Film, kendisi hakkında bir mizah anlayışına sahip olmak ile eğlenceli olmaya çalışmak ve aynı zamanda olanların gerçekliğine sadık kalmak arasındaki çizgide yürüyor.''
Ryan Gosling

The Big Short (Büyük Açık), her şeyin başı ''su'' olduğu gibi her şeyin sonu da ''su'' mesajını veriyor. Uyan, daha yakından bak ve dikkat et!

The Big Short (Büyük Açık) Official Trailer


The Big Short (Büyük Açık) Türkçe Altyazılı Resmi Fragman